Hani "Kulübü sabote edeyim" derseniz, bilerek ve isteyerek bu kadar hatayı üst üste yapmazsınız. Beşiktaş maçı öncesinde başkanın Broos ve Yattara ile ilgili açıklamalarından tutun da, idmanda Song'un gösterdiği tepkiye kadar hemen hepsi zincirleme birbirine bağlı. Beşiktaş yenilgisi de bütün olanların cilası. Galibiyet gelseydi, bütün sorunlar halının
altına süpürülecekti. Yönetimi istifaya çağıran taraftar siteminden sonra, herkesin sesi biraz daha yükselecek gibi. Taraftarının isyanı, 7-2 bitecek maçı mağlup bitirmeye değil, bu yedi golün sağlayıcısının neden transfer edilemediğine. Tekke'den vazgeçip Gabriç'i transfer etmek, olsa olsa Trabzon işi olurdu. O oldu zaten. Üstelik Fatih Tekke'yi alarak Gökhan Ünal'ı yuhalatmaz, Umut'un üzerindeki baskıyı da hafifletirdiniz. Broos da "Elimde iki forvet var" ne yapayım anlamında bir şeyler söylemez, kazandıkça o da kendisini güvende hissederdi.
Kaybederken kazanmak Broos, kaybettiği maçlardan kazanarak çıkıyor ve taraftar nezdinde güvenini artırıyor. Son Beşiktaş maçında da bu olay yaşandı. Trabzon, Beşiktaş gibi defansif kurguyla mücadele eden bir takıma karşı bol pozisyon üreten taraf oldu. Broos'un Trabzon'u kadro derinliği olmamasına rağmen takım olmaya doğru gidiyor. Şampiyonluk bir projedir. Oluyoruz demekle olmuyorsunuz, olacağınız demekle de. Taraftarı, medyası, yöneticisi, futbolcusu, başkanı ve bütün bir bedeninin psikolojik olarak buna hazır olması gerekiyor. Trabzonspor, psikolojisi bozuk bir hasta. Mental sorunları var. Gerçi yönetiminde psikiyatristi olan enden kulüplerden ama orası Trabzon, orada her şey derin yaşanır. Normal durumlar travmaya dönüşür, kıyamet erkenden kopar. Bundan sonrasına eklenecek not mahiyetinde birkaç şey daha söylemek gerekirse başkan Şener, kendine medya yasağı koyacak, Broos'u gönderme yanlışına düşmeyecek, Aralıktaki mali kongre seçimli kongre olmayacak, eğer yetkili bir sportif direktör varsa yetkilerini kullanmasına izin verilecek.