Bu memlekette asıl olan iftira, şikayet ve ceza... Kimse kimseye teşekkür etmiyor. Hele ödüllendirmek akla en son gelen şey. Ortada bir başarı varsa bahane kolay, yanıt hazır: "Ne yapmış ki! Neden ödüllendirelim? Görevini yapıyor!" Lige başlarken hedef şampiyonluktu. Bunun için kesenin ağzı açılmış, takım için lazım olan adamlar alınmış, bu konuda harcanan para ise Trabzonspor tarihinde ödenen en yüklü meblağ. Şampiyonluk için teknik adamından futbolcu kadrosuna kadar büyük değişiklikler yapıldı. Teknik sorumluluğa Belçika'dan Hugo Broos getirilip, eskiyen aksayan mevkiler, değişik ülkelerden alınan oyuncularla takviye edildi. Kısacası şampiyonluk için lazım olan unun, şekerin ve yağın hazır olup helvanın ateşe konulması gibi müsabakaların oynanmasına sıra geldiHelva kavrulmaya, maçlar oynanmaya başlanınca, tatlının malzemesinin bozuk oluşu ve kalitesizliği ortaya çıktı. Ardından kulübün karar alıcıları, kendilerini hatalardan sıyırıp, tadı bozuk helvanın müsebbiplerini aramaya başladılar.
Hocaya yüklenmek yanlış Hatanın müşterek olması ilkesini unutup, oyuncu transferleri sürecine dahil ve şahit olmayan hoca hedef tahtasına yerleştirildi. Sabır gösterilmeyip, zaman tanınmadan başarının en alasının beklenilmesi pek sağlıklı bir tutum değildi. Burada yapılacak iş, yönetimin Trabzonspor'un o büyük ismine binaen hareketlerini tanzim edip, hocasına gereken desteği vermesidir. Bu bağlamda Hugo Broos'un çalışma ortamının tüm olumsuz etkilere kapanması ve ona güven ortamının yaratılması sağlanmalı ki başarı ve başarısızlık tahlili adilane gerçekleşsin. Trabzonspor'u çok önemli bir 13 gün beklemekte... Bu sürenin bitiminde Beşiktaş ile yapılacak bir derbi maçı var. Sahasında oynayacağı bu maçın kazanılması Trabzonspor'u puan cetvelinde çok daha iyi konuma taşıyacağı gibi, ligin üst sıralarına tırmanma mücadelesini ve azmini çok daha artıracaktır.