Kamil Ocak'ta ocağı sönen az takım olmadı arkadaş. İşte bu yüzden önceki sekizde sekizlik durum vaziyetine bakmadan bir ürperti bir iç daraltısı bir taşikardi hallerde izledim maçı. Üstüne üstlük taa Ardahan'da yegâne Lig TV kanalı olan Polis Evi'nde izledim iyi mi? Çelik disiplin, rütbe sıralaması ve amir-memur alakası orada da hazır ve nazır olunca üniformalı polisler arasında asma kabağına kelebek konmuş gibi konuşlandım. - Savaş Bey hiç bu kadar emniyetli bir maç izlememişsinizdir. - Haklısınız müdürüm eksik olmayın. - Şimdi hepimiz buradayız diye yayın yapmayın sakın. - Nasıl yani? - Hani bütün polisler maç seyrediyordu ne oldu bu şehrin asayişine demeyin ama... - Yok canım yapmam elbet. Nasıl buluyorsunuz F.Bahçe'yi peki? - Valla müdürümüz Galatasaraylı. Biz 3 baş komiser koyu Fenerli'yiz ama 'Gık' diyemiyoruz. - Niye ki? - Galatasaraylı müdürün yanında Fener'in golüne sevinirsek hoş durmaz. - Niye burası maç izlenen kantin, olağandır - Siz serbestsiniz Savaş Bey. Semih'in golünde nasıl da hop oturup hop kalktınız. - Müdür bey kızdı mı bana? - Bir defalığına bir şey dememiştir - Nasıl yani şimdi bir gol daha atsak sevinemeyecek miyim kardeşim? - Tavsiye etmem. - Niye gözaltına mı alır beni? - Yok ama GBT'ye takabilir. - Hııı? - Geliştirilmiş Bilgi Toplama. - Ne bilgisi toplayacak ki benim için her şeyim ortada. - Elbet bir şey bulunur Savaş abi. - Yere bile tükürsen suç unsuru sayabilir. Göz ucuyla emniyet müdürüne bakınca rahatlıyorum. Meğer beni ürkütmek için yapılıyormuş tezgâh. Müdür bey gülüyor ve bağırıyor. - Ben doğdum doğalı Fenerbahçeli'yim. Mağlubiyet golünü yiyince yine bakıyorum müdüre doğru. Yüzündeki ifadeyi görseler tek kişi arıza çıkarmaz, hırsızlık, kavga, darp, gasp, cinayet, kız kaçırma şu bu suçu işlemeye yüreği yetmez valla.