Bu çocuklar bizim İki günlüğüne de olsa Bilge Köyü'nde çocuk olduk. Giderken az şeyimiz vardı, dönerken hazinelere sahiptik, Türkiye'nin hazinelerine. Neyi paylaşamıyoruz anlamıyoruz yahu?
Futbolun dili bir, sanatın dili bir, haberin dili bir; gözyaşlarının daEdirne'nin acısı bir, Ünye'nin acısı bir; Mardin'in deAcılar paylaşıldıkça azalır. Türk bayrağının dalgalandığı her yerdeki sevinç de bizim, gözyaşları daBu ülkenin bilgelerini de seviyoruz Bilge köyü çocuklarını daİşte bütün bu birlikteliği göstermek istedik ve "Ver elini Mardin, ver elini Bilge Köyü!" deyip çıktık yola. Önce yol arkadaşlarımızı tanıtalım: Türk futbolunun bir numarası Hakan Şükür; Türk spor medyasının beyefendilik timsalleri Hasan Sarıçiçek, Mustafa Karagöl, Ferdal Uzundurukan; sanat dünyasının seçkin isimleri Meltem Cumbul, Coşkun Sabah ve Alişan; TÜRKSAD Genel Başkanı Aydın Oğuz. Ve bizi davet eden Mardinspor Kulübü Başkanı Tekin Alkan. İki günlüğüne de olsa oralı bir çocuk olacak, dertlenecek, ağlayacaktık. Öyle demiyor muydu Louis Stevenson: "Umutla yolculuk etmek, gidilecek yere varmaktan çok daha zevklidir." Ne mutlu bize ki giderken az şeyimiz vardı; dönerken hazinelere sahiptik; Türkiye'nin hazinelerine. Neyi paylaşamıyoruz yahu; "Bilgeler de bizim, Bilge çocukları da." Uzat elini...