Beşiktaş dün İnönü'deki stresli 90 dakikada Denizlispor'u tek golle geçerken üç "altın" puan aldı. "Altın" diyorum çünkü dün İnönü Stadı'nın tribünlerinde her zamanki olumlu ambians yerine kavga ve protesto vardı. Öylesine bir 90 dakika yaşandı ki, sahadaki futbolcunun bırakın koşmasını sağlıklı pas atması bile bence mucizeydi. "Dün İnönü'de kimin yerinde olmak isterdin" deseler inanın "Hiç kimse" yanıtını verirdim. Ne başkan, ne yönetici, ne futbolcu ne malzemeci, ne hoca, ne de taraftar... Hepsinin işi zordu! İnönü üzücü bir gece yaşadı. Maç başlarken Rüştü, Yusuf ve Tabata'nın adı okunurken yükselen ıslık ve protestolar maç boyunca sürdü. Öyle ki 8. dakikaya geldiğimiz anda Beşiktaş bastırıp gol ararken, hatta o dakikaya kadar Serdar, Fink ve Nobre üç yüzde yüzlük pozisyonu kaçırmışken bile tribünlerden "Yönetim istifa" seslerinin yükselmesi, futbolcuların üzerindeki olumsuz havayı çok daha artırdı. Düşünün ilk yarıda Rüştü'ye her top gelişinde ıslıklar yükseldi. Degaj yaparken, şutu kurtarırken hep protesto yapıldı. O yine de görevini başarıyla yapan isimler arasındaydı.
Umarım tekrarlamaz Kartal ilk yarıda hep atak yapan, koşan, baskılı bir futbol anlayışını sahaya yansan takım görünümündeydi. Soldan Yusuf ve İbrahim'in bindirmeleriyle gelen kanat ortaları, sağdan Serdar ve Ekrem ile yapılan yoklamalar hep son vuruşlara takıldı. İnanılmaz goller kaçtı! 2. yarıda Serdar ve Yusuf'un çıkıp Nihat ile Bobo'nun girişi Kartal'a hareket getirdi. Nihat'ın sağ kanatta oynaması iyi bir değişiklikti. Denizlispor prese presle karşılık vermesine rağmen sahada daha çok pozisyon bulan Beşiktaş'tı. Nitekim Tabata'nın golü ile tribünlere de takıma da olumlu bir hava getirdi ama tribün içi tartışmaları bitirmeye yetmedi. Sonuçta Beşiktaş kolay geçmesi beklenen maçı zor da olsa üç puanla kapatarak derin bir nefes aldı. Herkes dün yaşananlardan ders çıkarmalı, önlem alması gerekenler görevini yapmalı! Başkanıyla, yöneticisiyle, futbolcusu ve tribünüyle... Koskoca Beşiktaş camiasına dün yaşananlar hiç yakışmadı.