Ali Güneş, Elano'nun topunu kaleci gibi kurtarıp, hakem kornere karar verdikten sonra hakemi neden uyarmadığı tartışıldı. "Gidip söyleseydi kahraman olurdu" dedi birçokları. Futbolcu ise profesyonel kimliği altında susmayı yeğlemiş, vicdani hesaplaşma yapmamıştı. Maçtan sonra da kameralara konuşurken, böyle bir şey düşünmediğini, hakemin pozisyonu görmemesi karşısında normal davrandığını söyledi. Peki bu hareket, Kasımpaşa'ya karşı yapılsa ve maçın sonunda puan kaybedilseydi, hakem hatası veya rakip futbolcu davranışı hakkında böyle mi düşünecekti? Derken; Eskişehir-G.Saray maçını izledik. Atak geliştirmeye çalışan Arda, arkasında baskı yapan Ümit Karan'dan kurtulmaya çalışırken topu ayağından kaçırdı, çizgi dışına çıkışına baktı. Yardımcı hakem "korner" kararı verdiğinde, Ümit ellerini açıyor ama Arda hiçbir şey olmamış gibi köşeye yürüyordu. Kritik düzeyde incelersek pozisyonlar farklı. Ama futbolcu dürüstlüğü açısından baktığımızda, Arda ile Ali Güneş'in veya bu tip kararları sindiren diğerleri arasında hiç fark yok. Hakem kararı kendilerine avantaj sağlıyorsa susuyorlar. Çünkü onlar için kazanmak önemli. Bu olay rakip tarafından yaşandığında da farklı davranmayacağını biliyorlar.
DOĞRU SÖYLERDİ Ama Arda da farklı oyuncu... Öyle olmasaydı, 22 yaşında kaptanlık bandı koluna takılmaz, Metin Oktay'ın veliahtı ilan edilmezdi. Konuşmasıyla, yorumlarıyla, yaklaşımlarıyla yaşının üstünde olgunluk taşıdığını çok kez ispatladı. Ama bu pozisyonda 'farklı' olamadı. "Hoca, benden çıktı" diyemedi, demedi. Rahmetli Metin ağabey der miydi? Hiç kuşkunuz olmasın, söylerdi. O yüzden diğerlerini bir kenara bırakıp, Arda'nın kulağına fısıldayalım. Metin Oktay'ın mirası sadece attığı goller değildi. Bunlar da vardı...