Spor medyasının amiral gemisi Fotomaç'ta yazılarıma başladığım, yıllar sonra tekrar yuvama döndüğüm için mutluyum. Ama sahaya bakıp Beşiktaş'ın bu futbolunu gördüğüm için de mutsuzum. Her maçta ayrı bir takım. Her maçta ayrı bir sistem. Her maçta ayrı bir taktik. Her maçta ayrı bir psikoloji. El insaf... Sahadaki futbolcuları elbette ki belli ölçülerde eleştireceğiz. İşlerini iyi yapmadıkları belli. Fakat şimdi size soruyorum. Bobo geçen sezonun en önemli oyuncularından biri. M. United maçında ilk 18'de yok. Ardından Kayseri maçında ilk 11'de. Şimdi bu oyuncu size sahada ne verebilir, nasıl konsantre olabilir ki? Daha saymakla bitmez. İbrahim Üzülmez öyle, Tello öyle, İsmail öyle. Yani birçok oyuncu bu travmayı yaşıyor. Böyle olunca özgüvenlerini kaybediyorlar. Haftalarca tek santrfor oynuyorsunuz, bu maçta birden çift santrfora dönüyorsunuz. Bobo ve Nobre yan yana oynuyor. Yani uzun soluklu istikrar yok. Büyük takımların büyük sistemleri olur.
Sinir bozucu takım Şimdi Tabata'ya bakıyorum. Ernst'in yanında bir şeyler yapmaya çalışıyor. Ne yaptığını kendi de bilmiyor. Çünkü Tabata orada oynamaz ki. Ceza alanına gol bölgelerine yakın yerde oynar. Yaratıcı özelliği yüksek bir oyuncu. Fizik kapasitesi de Ernst'in yanında oynamaya yeterli değil. Beşiktaş'ın sisteminde kanatlar ve kanatlardan gelen ortalar çok önemli. Ama bir tane doğru dürüst orta yapan futbolcuyu sahanın içinde göremiyorsunuz. İbrahim Kaş ağır kalıyor. Hücuma katkı sağlayamıyor. Nitekim yenilen golde de pozisyon hatası yaptı. Halbuki orada Ekrem'i oynatabilirsiniz, daha çok gidip gelebilir. Solda da İbrahim Üzülmez'i oynatabilirsiniz. Gol yenildikten sonra Mustafa Denizli hocam değişiklik yapıyor. Tabata'yı çıkarıyor, bir defans oyuncusu olan Fink'i alıyor. Halbuki tercihini Holosko'dan yana kullanabilir. Çünkü gol yemişsin ve artık risk alma zamanı. Kayserispor sinir bozucu bir takım. Futbolcuları, sahanın içindeki rakiplerinin sinirini bozuyor, tribündeki taraftarı da çileden çıkarıyor. Sürekli yere yatıp ilginç bir taktik deniyorlar. Bence Kayseri'den gelirken birer adet yatak alıp öyle gelselerdi. Hiç kalkmasalardı yerden. Herhalde yatakları da Bünyamin Gezer hocam yapıyordu.