Bosna maçında her şey bizleri yanılttı. Güvendiğimiz isimlerin içi boş gösterisinden kalanlar, azalan ümitlerin resmi oldu. Arda'nın kayboluşu. Tuncay'ın kendine gizlenişi. Ve ikinci yarıda, talihin de ilk kez bizi terk edişiyle, düşlerimizi bırakıp, gerçeklerin koluna girdik. Savunmamız Estonya maçında bas bas bağırmıştı. Uzun bacaklı Bosna forvetinin keskin bıçak gibi girişleri, hazırlıksız yakalandığımız sahnelerle doluydu. Estonya maçında da, golden sonraki "Saldırgan Fatih Terim" görüntüsünü işaret etmiştik. Faul pozisyonunda haklı bile olsa, her daim bitirimliğin sayfasına takılıp kalmak yakışıklı değil. Bizler de, geçmiş maçlarda rakiplerin itiraz etmesini gerektirecek pozisyonlarla, çok şey kazandık. Avrupa Şampiyonası finallerine katılırken, İstanbul'da oynadığımız bir Macaristan maçı var. İskoç hakem maçı kazanmamız için elinden geleni yaptı, durum 1-0 devam ederken, rakibin penaltısını vermedi, oyuncumuzu sahadan atmadı. Bize Avrupa bileti veren bu hakem için Fatih Terim tek kelime etmedi. Terim'in hakemlerden aldıkları o kadar çokken, bir faul için tribüne çıkacak kadar sertleşmesinin gereği yoktu. Kazanırken sakin ve sevecen kral. Gol yiyince kendini kaybeden bir bitirim. Bu çaresiz çelişkilerin bir sonu olmalı. Sükunet bizlere böyle maçlarda lazım. Üstelik İsviçre maçındaki tarihi utancımız, hâlâ yüreklerden silinmemişken. Şimdi maçtan önceki umutlarımızı kopyalamakla, kendimizi kandırmak arasında bir tercih yapmalıyız. Bizim yapamadığımızı Estonya'dan bekleyeceğiz. İğne deliğinden Afrika'yı geçirmek gibi bir şey. Futbolda imkansız diye bir şey yok, olur mu olur. Ayrıca kendimizden uzağa gidemediysek, aldırmayın. Bizler hayal çocuklarıyız. Zaferlerden zafer beğeniriz kendimize. Nasılsa her daim, sığınacak bir mazeret buluruz. Kaybetsek de önemli değil. Bizim gibi ülkelerde, trajedi de bir zaferdir.
***
Neyse, şimdi reklamlar. "Dünya büyükse biz de büyüğüz!" Yerse...
Fatih Terim'den garip bir hakem yorumu. "Bu Portekizli hakem şimdi Portekiz'e gider. Terim'i attım diye övünür!" Ah Terim ah! Sizdeki bu "anonim komplekslerin" önü bir kesilseydi. Ülkemizin önü nasıl da açık olurdu.