Daha sezonun başı. Avni Aker öyle bir hale gelmiş ki sadece sahadaki futbolcular değil, kenardaki top toplayıcılar bile şaşkın ve şuursuz. Oyunun hızı belki 10 kez dışarıdan atılan toplarla kesiliyor. Zaten oyunun hızı darken zaten öyle lafın gelişi söylüyoruz, Trabzon'un belli bir hızı da yok aslında. Trabzon'un moral durumu bu maçtan 3 puan çıkarmasını zorlaştırıyordu. Bordo-mavililer oyuna yine çok kötü başladılar. Pas yapamadılar, tempo kuramadılar, pozisyon bulamadılar. Ev sahibi takımın ilginç bir orta alan kurgusu vardı. Tjikuzu'nun görevi Colman'a verilmiş, Ceyhun'a ise muhtemelen hiçbir vazife verilmemişti. Broos'un Ceyhun ile Gabriç'i 90 dakika sahada tutması şaşırtıcıydı. Bursaspor hiçbir şey yapmadan golü bulacak kadar şanslıydı. Golde Sylva her zamanki dalgınlıklarından birini sergiledi ve bir de kaleciye ihtiyaç olduğunu düşündürttü. Skora rağmen tempoyu artıramayan Trabzon sadece bir 5 dakikalık sürede Colman- Selçuk yardımlaşmasıyla iki pozisyon, bir gol bularak hiç değilse zevahiri kurtardı. Devre arasında Broos beklendiği gibi iki oyuncu değişikliği yaptı. Ancak çıkanlar beklenen isimler değildi. İyi gününde olan Barış ve Selçuk'un dışarıda kalması bordo-mavililerin olan hücum organizasyonunu da yok etti. Ertuğrul Sağlam ise Trabzon'u iyi çalışmış, kozlarını son yarım saatte oynamayı düşünmüştü. Gerçekten de 65. dakikadan sonra fizik gücü tamamen tükenen Trabzonspor açıklar vermeye, 1 puanı da riske etmeye başladı. Sonuçta maçın hakkı tabelaya yansıdı. Trabzonspor ise bu yenilgiyle radikal değişim kararlarıyla yüzleşmek zorunda kaldı.