Hepimizi karamsarlığa iten geçen haftadan sonra eleştirilerin dozu artmış, hatta adab-ı muhaşeret kuralları aşılınca teknik direktör Mustafa Denizli de haklı olarak isyan etmişti... Neyse ki geçen hafta bir 79 puan kehaneti ile yine birkaç hafta için çok konuşanları susturmayı başardı. Geçtiğimiz günlerde Ümraniye Nevzat Demir Tesisleri'nde neler olmuş bilmiyoruz ama sahada gördüklerimiz şunlar: Kanatlara hareket gelmiş, Serdar Özkan sadece artistik değil olumlu futbola doğru da yaklaşıyor, Fabian Ernst ve Michael Fink defansın önünden orta sahanın önüne kaymış, rakip defanstan seken toplar artık tekrar Beşiktaş'ta kalıyor. Matteo Ferrari sadece top kesmiyor, ciddi pozisyon oluşturacak toplarda tecrübesine uygun önemli müdahalelerde bulunuyor. Bence böyle devam ederse, Bursaspor'a gönderilen Zapotocny ile karşılaştırılması bitecek.
Nihat'ın tek eksiği şans Forvete biraz daha hız ve hareket gelmiş. Yıllar sonra yuvasına geri dönen Nihat artık korkmadan vuruyor, şutlarının kaleyi bulmaması önemli değil, önemli olan cesareti. İlk yarının son on dakikası hızla skor tabelasını değiştirebilirdi, bu dakikalarda biraz şans eksikti. Özetle takımın son haftadan farkı, rakip kale önünde bol pozisyon bulması ama değerlendirememesi idi. İkinci yarı ilk yarının kaldığı dakikasından aynı tempo ve heyecanla aynen devam etti. Bu denli baskı bu kadar rakibi sahasına hapsettirmek ve böyle bir seyirci desteği ile sonuç alamamak, futbolun adaletine de pek uymadı.
Gözlerimiz forvet aradı Sağ kanada Ekrem, forvete Nobre, ortaya Uğur takviyesi de son hamleler olarak hep etkili olmuştu ama bu sefer olmadı. Son dakikada sahaya giren düşüncesiz kişi yerine, bir transfer ayı boyunca beklediğimiz forvetin girişini gözlerimiz aradı. Seyirci olmayınca pozisyon olmuyor, seyirci olunca pozisyon oluyor ama forvet olmayınca gol olmuyor... Bakalım gelecek haftalarda seyirci ve Tabata ile durum ne gösterecek?