İyilik, güzellik, sportmenlik, centilmenlik bizim için kelimelerden öteye geçmez... Kirli duvarlara yazı yazmak, afiş asmaktan asla vazgeçmeyiz! Trabzonspor'un kalecisi Tolga Zengin ile ilgili haberi gördükten sonra işimizin çok zor olduğunu bir kez daha gördüm. Tolga'nın yerinde benim oğlum olsa ben ne yapardım diye kara kara düşündüm. Tanımadığım biri olsa sadece okuyup geçeceğim bir haber olabilirdi. Duyarsız kalmak asılsız haberi yazanlara destek olmaz mı? Belgesi olmayan,mahalle dedikodusu ile yazılan bir habere kayıtsız kalmak Trabzonspor'u sahipsiz bırakmaktan başka bir şey değil. Stadyumlara kolbastıyı, Dakika 61'i, deplasmanlara komineyi getirerek bir ilke imza atan bordo-mavililer, şimdi de Fair-play'e aday olunca belli ki birileri rahatsız oldu. Her şey bu Fair-play haberi ile oldu. Trabzonlu, Trabzonsporlu Tolga oynamadığı günlerin parasını hak etmediğini söyleyerek kulüpten alacağı parayı bağışladı. Fair-play Komisyonu Başkanı Erdoğan Arıpınar, Tolga Zengin'i 2009 Fair-play ödülüne aday göstereceklerini açıklayınca akbaba sürüsü de harekete geçti. Centilmenliğe, güzelliklere alışık olmayanlar bu temiz duyguları kirletmek için düğmeye bastı. 10 ay önce olan bir kazayı mahalle dedikodusu ile sayfalarına taşıyarak kirletmeye çalışmak art niyet değil de nedir? Silahlarla arası olmayan, yüksek öğretimini sürdüren Tolga Zengin'in ruh halini düşünmek bile istemiyorum. Bankacı babası, annesi ve bir yıllık eşi bu yalanını nasıl göğüsleyecek? Bir delinin kuyuya attığı taşı 40 akıllının çıkaramadığı bir ülkede bir yalan haberi kaç doğru haber düzeltir? Doğruların önünü açın, destek olun, Türk futbolunun buna ihtiyacı var. Bizim için Fair Play ne ilk ne de sondur. 12 yaşındaki Hilal Coşkuner kızımız bile madalya almama uğruna yanı başında düşen arkadaşını kaldıracak kadar centilmendir!