Pilav üstü Türkiye, Avrupa'nın yıllardır uyguladığı sportif direktörlükle daha yeni tanışıyor... Bizim ülkemizde fazla şans vermiyorum ama Avrupa'nın en iyi modeli olabiliriz
Türkiye Avrupa'nın yıllardır uyguladığı bir görevlendirmeyle, sportif direktörlükle tanışıyor. Fenerbahçe ile başlayan bu furyada şu ana kadar değişik liglerde tam altı spor adamı sportif direktör ismiyle kulüplerimizde göreve başladı. Tabii herkesin dikkat kesileceği ismin Aykut Kocaman olacağı, medyanın görev sahası ile ilgili tartışacağı kişi olacağını söylemeye gerek yok. Ülkemizde yeni olduğu için; işin sınırları, vazifesi, duruşu hep tartışma konusu. Sportif direktör diye isimlendirdiğimiz kişi teknik direktörlerin üstünde mi, altında mı görev alır. Görev sahaları teknik mi, idari mi olur.
Sahada mı, tribünde mi oturur? Avrupa'ya göre konuşsaydık yetki ve sınırlarını tartışmazdık, her şey belliydi. Egoları had safhada başkanlarla hayat bulan kulüplerimizde hayal görmeyelim, biz ülkemize göre bir modeli konuşalım. Çok fazla şans vermiyorum ama bakarsınız Avrupa'nın en iyi modeli bile olabiliriz. Son söz olarak bu görevlendirme modelinin ilk uygulandığı ülke olan İngiltere'den Leicester eski sportif direktörü Dave Basset'e kulak verelim: "Sportif direktör bir tampondur. Futbol takımıyla ilgili yönetime hesabı veren kişidir. Öte yandan da teknik direktörü asiste etmekle yükümlüdür. Futbolla ilgili deneyimlerini hem teknik direktörle hem de yönetimle paylaşır. Ancak özellikle yönetimle paylaşır çünkü kulüp yöneticilerinin bu tür deneyimleri yoktur."