Yeniden yapılanma adına, "Ersun hoca ile devam" denilerek 40 milyon TL borcun üzerine yapılan bunca transfer. Mevcut borç için 80-100 milyon TL'den bahsediliyor. Ferrari'ye binecekseniz masraflarına da katlanacaksınız. Ekonomik krizin derinlik katsayısının yüksek olduğu günümüzde, mevcut şartlarla bilinçli borçlanma kaçınılmaz. Evet, Trabzonspor'un
borcu var. Fakat hedef küçülterek bir yerlere varmanın vakti çoktan geçti. Bunun yanında ihalesi kazanılan iki HES, yapılan sponsorluk anlaşmaları, mevcut futbolcuların ederleri ve her şeyden önemlisi, tekrar kazanılan marka değeri. Yanlışları yok mu? Tabii ki var. Kurumsallaşmanın hâlâ gerçekleştirilememesi, zamanlama açısından uygun olmayan çıkışlar, pilot takım uygulamasının, kardeş kulüpler üzerindeki etkileri. "Güneş doğuncaya kadar Samet Aybaba" modeline gelen tepkilerden sonra beklentilere cevap verebilecek isimler gündeme alınıyor. Bu isimleri Türkiye'ye getirebilmek, rakiplerinize göre daha zor. 'Bu isimler Trabzon'da tutar mı' derseniz, 'Lazaroni'den daha iyidir' derim. Topun yuvarlak olduğu ortamda hiçbir şeyin garantisin vermeniz mümkün değil. Geçen sezon, iki güne bir patlatılan havai fişekli transferlere alışan taraftarların sabırsızlandığı bir başka gerçek. Taraftarın duyguları ise dalga misali. İsimler ortaya atılınca yükselen sular, gerçekleşmeyince alçalıyor. Yük yönetimin omuzlarındadır. Güvenildiği için de yetki verilmiştir. Unutmayalım ki ekonomik anlamda Trabzonspor Real Madrid, Sadri Şener de Florentino Perez değil.