Beşiktaş'ın şampiyonluğunda büyük payı bulunan kaleci Rüştü, FOTOMAÇ'a samimi açıklamalarda bulundu. Başarılı kaleci, "Hayalim Beşiktaş gibi büyük bir camiada şampiyonluk yaşamaktı" derken, sembol olduğu Fenerbahçe'den Beşiktaş'a transfer olarak bir tabuyu yıktığını ifade etti.
***
İnancın zaferi
"Mustafa hocanın gelişi kredimizi artırdı. Onun liderliğini göstermesi sayesinde bir büyük hayalime daha ulaştım".
Türk futbolunun yetiştirdiği en önemli kalecilerden biri olan Rüştü, evinin kapılarını Türk spor basınının bir numarası FOTOMAÇ'a açtı... Kupalarla şampiyonluklarla dolu kariyerine, 15 yıl önce kapısından döndüğü siyah-beyazlı ekipte devam eden tecrübeli file bekçisi, arkadaşımız Fatih Doğan'a konuştu. İşte Rüştü'nün dünü, bugünü ve hedefleri... "Fenerbahçe'de
kaptanlık yaptıktan sonra bir başka büyük camiada yola devam etmek beni korkutmadı. İçimde hep bir coşku vardı. Tabuları yıktım. Onurla giydiğim Beşiktaş formasının hakkını verdiğimi düşünüyorum. Çifte kupa gururu tarif edilemez. Mustafa Denizli ile F.Bahçe'de şampiyonluk yaşamıştım. En büyük hayalim o duyguyu Beşiktaş'ta da tekrarlamaktı. Bu hedefe ulaştığım için son derece mutluyum."
Taraftar muhteşem "Bazı futbolcular kendi camiaları dışından da saygı görür. Son nesilden Hakan Şükür ile ben bu kategorideydik. Bu durum işimi kolaylaştırdı. Beşiktaş'ın, F.Bahçe'ye göre daha sakin, daha ağırbaşlı bir yapısı var. Bizim tribünleri muhteşem. Baştan sona bizi desteklediler ve şampiyonlukta büyük pay sahibi oldular." "Büyük takımda olmakla büyük futbolcu olmak farklı şeyler. Büyük hedeflere büyük oyuncularla ulaşılır. Son haftaların stresini kaldırmak zor. Geçen sezon bunun sıkıntısını yaşayıp, şampiyonluğu kaybettik." "Metalist yenilgisinin ardından Ertuğrul hoca 'hayat devam ediyor' dedi. Anlamadığım bir şekilde eleştirdi. Bence yanlış anlaşıldı. Bakın devam ettiği görüldü. Çifte şampiyonluk yaşadık. Mustafa hoca da kötü bir anda '26. haftayı bekleyin' dedi ve bugün şampiyonuz. Mustafa hocanın gelişi kredimizi artırdı. Takımı hissetmesi zaman aldı. O döneme rastlayan G.Saray yenilgisi bizim için ağır oldu ama taşlar yerine oturdu." "Sıkıntılı anlarımızda Mustafa hocanın liderliği, strateji uzmanlığı ortaya çıktı. Takıma güven verdi, güç verdi. 26. haftayı hedef gösterdi. Bunu laf olsun diye değil, inandığı için söyledi. İkinci yarıya başlarken Denizli maçına çıktığımızda liderlikten 6. sıraya düşmüştük. Ernst ve Yusuf'un da gelişiyle birlikte kendi takım toparlanmaya başladı." "İnönü'deki Trabzon maçı dönüm noktalarından biridir. Konya beraberliğinden sonra Trabzon'a da puan kaptırınca herkes panikledi ama o günkü futbolu bizi ayağa kaldırdı. Kendimize olan güvenimiz o maçta geldi. Mücadeleyi kazansak daha farklı olabilirdi. Bursa maçı da bizim için önemliydi. Puan kaybettik ama 2. yarıdaki futbolumuzla şampiyonluğu kazanacağımızı belli ettik." "2. yarı tüm maçlar final niteliğindeydi. Ama bence en önemlisi 2-1 kazandığımız G.Saray derbisiydi. Stresin yoğun olduğu bir döneme denk gelmişti. Kazanacağımıza inanıyordum. Derbi bittikten sonra kendi kendime 'artık şampiyonuz' dedim."
Kavga sızmamalıydı "İbrahim Üzülmez ile Torman arasındaki kavga dışarı taşmamalıydı. Ben EURO 2008'den döndüğüm için orada yoktum. Sonrasında Sinan ağabeye (Engin) ve Ertuğrul hocaya da ricada bulundum. Önce iki İbrahim'le de konuştum. Affedilmelerini istedim. Sonunda bu oldu ve gördük ki Beşiktaş için de en doğrusu buymuş." "Kimse bana olaydan sonra 'kaptan olur musun?' demedi. Beklemedim desem yalan olur. Çünkü Beşiktaş gibi büyük camiada kaptanlık yapmak büyük onurdur. Teklif gelse kabul ederdim. Ama pazubant takmadan da kaptanlık sorumluluğu yüklenebilir. Ben de kendime yakışanı yaptım." "Üzülmez takdiri hak etti. Kaptanlıktan alınmasına rağmen Delgado ve Nobre'ye yardımcı olmak için çırpındı. Bunu yapmak kolay değil. İbrahim, heykeli dikilecek bir duruş sergiledi. Mustafa hoca, Denizli maçında ona pazu bandını takarak ince bir jest yaptı. 1994'ten beri Milli Takım'da çok güzel şeyler yaşadım. Allah Avrupa 3'üncüsü bırakmayı nasip etti. Tek üzüntüm Hakan Şükür'ün EURO 2008'de olmamasıydı.