Her iki takım için de olmazsa olmaz cinsinden bir maçtı. Özellikle de Trabzonspor için... İlk yarıda oynadığı orta alan destekli olumlu hücum futboluyla, savunma ağırlıklı kontratağa dayalı oynamaya çalışan rakibi karşısında devreye 2-0 gibi net bir skorla girdi. Ancak sergilenen futbolun skorla paralel olduğunu söylemek zor. Eskişehirspor'un da geliştirdiği ataklar Trabzonspor kalesinde zaman zaman tehlikeli oldu. Eğer yüksek toplarla değil de yerden ve kısa paslı oyunu tercih etselerdi daha çok tehlikeli olurlardı. Skor da böyle bitmezdi. Bordo-mavililerin galibiyetindeki en büyük etken ise orta sahanın gününde olmasıydı. Hüseyin, Selçuk ve Ceyhun hatasız oynadılar. Bu oyunculara bir de Alanzinho'yu katmak gerek. Brezilyalı, gollerinin dışında takımının geliştirdiği her atağa imza atan isim oldu.
Selçuk'un en iyi maçıydı Dünkü maçı seyrederken Ceyhun'a bugüne dek neden şans verilmediğini düşünmedim değil. Eğer çok önceden istediği şansı yakalamış olsaydı Trabzonspor bu futbolcuyu hem kazanırdı, hem de Türk futboluna kazandırırdı. Selçuk en iyi maçını oynadı. Hüseyin görevini eksiksiz yapmaya çalıştı. Savunmaya gelince... Yerinde yaptığı hamlelerle, Eskişehirspor ileri uç elemanlarına attıkları iki gol dışında fazla pozisyon vermediler. Bunda Egemen ve Tayfun'un yerinde müdahaleleri etkili oldu. Giray ve Cale de onlara ayak uydurdu. Dün akşamın en güzel yanı ise aynı anda başlayan maçlarda oynanan süreçte farklı skorların yaşanmasıydı. Atılan ve yenilen her golden sonra hesaplar alt üst oldu. Daha doğrusu hesap tutmadı. Kördüğümün çözümü yine son maçlara kaldı. Şampiyonluk şansı bulunan üç takım da kazanınca net şampiyonluk sonucu son haftaya kalmış oldu. İşte futbolun da güzelliği ve cilvesi bu olsa gerek. Şimdi gözler son maçlara çevrildi. Trabzonspor'un şampiyonluktan çok ikincilik şansı kaldı. Ancak son maçı kazanması halinde, üst üste kazanacak olduğu 5 maçla bu sezon rekor kırmış olacak.