Önce şunu net söyleyeyim; bu seneki kötü ligde kötünün iyisi olarak göze batan Beşiktaş şampiyonluğu hak etti. Ama aşağıdaki araştırmamda göreceğiniz gibi böyle bir şampiyonluk öyküsü sadece Türkiye'de yaşanabilirdi. Bakın şimdi adım adım gidelim...
1- İlk tabloda Avrupa'nın 5 önemli liginin şampiyonlarının kendinden sonra gelen 5 takımdan, yani 2 ve 6'ncı sıradaki ekiplerden aldığı puanları görüyorsunuz. Burada tablo net; Avrupa'nın çok dişli liglerinde bile şampiyonlar kendileri için en tehlikeli rakiplerin kelimenin tam anlamı ile dişlerini söke söke puanlarını alırken, bu konuda en zayıf takım Beşiktaş olmuş.
Öyle ki Kartal, Galatasaray maçını kazansa bile bu tablo değişmeyecek...
2- Şimdi gelelim 2'nci tabloya... Burada da ilk sıradaki takımların kendisini takip eden ekipler karşında sergilediği performansı göreceksiniz. Net bir şekilde anlaşılacağı gibi, şampiyonlar, dişli rakiplerine karşı en az 3 galibiyet almışlar. Bu durumda siyah-beyazlı ekip, ezeli rakibi Galatasaray'ı yenemeden şampiyon olursa dünyada peşindeki 5 takım ile oynadığı 12 maçtan bir tek galibiyet dahi çıkaramadan zirveye kurulan TEK KULÜP olacak. Şimdi soruyorum sizlere... Güler misiniz, ağlar mısınız bu ligin haline?
3- Peki Kartal, bu ilginç istatistiklere rağmen nasıl oldu da ilk sıraya yerleşti ve hâlâ şampiyonluğun 1 numaralı adayı? Bu sorunun yanıtı da Beşiktaş'ın, ligin 10'uncu sırasının altındaki takımlar ile oynadığı maçlarda yatıyor. Bakın 3'üncü tabloya, burada siyah-beyazlıların, ligin can derdine düşmüş (10 ile 18'inci sıralar) takımlarından aldığı puanları göreceksiniz. İşte Beşiktaş burada müthiş işler yapıyor. Canı yananlara acımıyor ve onlardan topladığı puanlarla şampiyonluğa koşuyor. İşin sırrı da burada yatıyor. Kartal, alt sıradaki takımlara geçirebildiği pençeleri sayesinde mutlu sona yaklaşıyor.
4- Son olarak şampiyonların ya da şampiyonluk adaylarının maç başına puan ortalamalarına bakmakta fayda var. İşte 4. tabloda da bunu görüyorsunuz. Beşiktaş, Alman şampiyonu Wolfsburg dışında şu anda en az ortalama puanla zirvede yer alıyor. İspanya, İtalya, İngiltere gibi ülkelerde ne kadar yüksek ortalama ile şampiyonluk kovalandığını ve bizim ligimizle kıyaslandığında o liglerin ne kadar üst düzey olduğunu düşününce Süper Lig'deki ortalamanın ne kadar düşük olduğu net bir şekilde ortaya çıkıyor. SONUÇ; Dr. Gürkan diyor ki... Bu mücadelede şampiyon olmak elbette suç değildir. Bu arada daha ligin 22'nci haftasında Fenerbahçe Kayseri'yi 2-0 yendiğinde tüm futbol ulemaları "Fener süperleşti, G.Saray'ın fikstür avantajı var, Beşiktaş ise fikstürde dezavantajlı" derken, ben "Kartal şampiyon olur" diye 8 Mart tarihli FOTOMAÇ'taki Kayseri-Fener maçı yazımın sonuna not düşmüştüm. Ayrıca bence bu sezon şaibesiz, tertemiz bir lig yaşanmakta ve Beşiktaş'ın şampiyonluğu anasının ak sütü gibi helal. Ama açık söyleyeyim; bu kadar kötü oynanan ve kalitenin düşük olduğu başka bir sezon hatırlamıyorum. Şampiyonluk kovalayan diğer takımlara bakınca da şampiyonluğu en çok hak eden yine Beşiktaş'tır. Yukardaki tespitlerime kızanlar mutlaka olacaktır ama gerçekleri göz ardı ederseniz, Türk futbolu hiçbir yere varamaz. Dolayısı ile bu yazı, siyah-beyazlıların şampiyonluğuna toz kondurma değil, (ki böyle bir yoruma ne benim ne de bir başkasının hakkı vardır) sadece futbolumuzu uyarma yazısıdır. Bu araştırmanın gerçek içeriğini anlamadan, saldırma güdüsü harekete geçenlerin dikkatine sunulur...