Beşiktaş maçından sonra erkanlara konuşan Ali Koç, "F.Bahçe'nin ne yaptığını anlamak zor. Zayıf rakiplere puanlar dağıtırken, güçlü takımları hem de güzel futbol oynayarak yeniyor" dedi. Aslında bu görüşte Koç yalnız değildi ve çok kimse bunun nedenini anlayamıyordu. Oysa bizce olay basit. Futboldan iyi anlayan gözler sarı-lacivertli takımın sahaya futbol oynamak için çıkan rakipler karşısında hem iyi oyun hem sonuç olarak başarılı olduğunu görüyordu. Nitekim geçen sene Şampiyonlar Ligi'nde de bu nedenle çeyrek finale kadar yükselmişti. Bu yıl ise hem sakatlar ve eksikler hem de (daha sonraki maçlarda ortaya çıkan) rakiplerin güçlü olması tek galibiyet bile alınmamasına neden olmuş ama herkes bu başarısızlığı Aragones'e yüklemişti. Nitekim Dinamo Kiev ve Porto çeyrek finalde Arsenal ise yarı finalde Avrupa'ya veda etti.
Aragones'in yanlışı F.Bahçe sakatlar ve cezalılar nedeniyle pek çok maça önemli eksiklerle çıkmak zorunda kaldı. Buna çok sayıda ve önemli hakem hatalarıyla Deivid, Deniz ve Vederson gibi sahada olup verimsiz kalanları da eklemek gerek. Buna rağmen derbilerdeki başarılar ve Fortis Türkiye Kupası'nda finale kadar yenilmeden gelen tek takım olması takdir edilmelidir. Bu nedenle çarşamba günü İzmir'de kazanılacak galibiyetin önemi daha da artacaktır. Bu arada Aragones'in yaptığı bir hata üzerinde durmak istiyorum. Denizlispor maçında kupa finalini düşünerek Selçuk, Semih ve Uğur oyundan alındı. Taraftar bu değişiklikleri iyi oynayamadıkları için kenara çekilmeleri şeklinde yorumladı ve hoca aleyhine tezahürat yaptı. Bunda futbolcuların sahadan çıkarken yaptığı davranışlar da rol oynadı. Oysa maçtan önce tarafların bu konuda görüşmeleri bütün tepkileri önleyecekti.