Kötü desem olmaz, iyi yazsam tabela kabul etmez. Her oyunda ayrı ve de ilginç bir hikaye yazıyor Trabzon. Bildik hastalık yapıştı yakasına. Gol vuruşunu yapamadılar. Topu kaleye tutturamadılar. Emeklerin karşılığı bu olmamalı. Hani derler ya futbolun adaleti yok. Canlı canlı yaşandı Avni Aker'de. Rakip golcüler büyücü gibi, kale sahasına top düşmesin asıyorlar köşeye. Gökhan ve Umut akıllara zarar fırsat kaçırdı. Öğrenmenin yaşı yok. Bu mesele çalışılmalı. Hem de ısrarla. O topları içeri dürtemezsen, arkada, ortada yaptıklarının bir değeri olmaz. Yattara ve Colman'ın rolü net. Savunma ve Hüseyin de tamam. Sahip oldukları yeteneği sahaya yansıtıyorlar. Selçuk, Gökhan ve Umut hangi roldeler? Selçuk'un rolü tarif edilir mi? Topu aldığında ne yapacak? Bu kadar karambol oynanır mı? Bir yol haritası yok mu çocuğun? Yapamıyor, her dakika içerde kalmak zorunda mı? Ya Gökhan ve Umut? Yaptıkları tek şey, gelen topu kaleye vurmak. Tutturursa ne ala. Ya sonrası? Sekizi yapar üçü bozar oynuyor Trabzon.
Penaltıyı es geçti İlk 45 de kaçan üç net pozisyonu bunları yazdırdı bize. Sonrasını bu köşeden tarif etmek mümkün değil. Rakip yokmuş gibi kale önüne gitti Trabzon. Pozisyonun her türlüsünü üretti. Ama orada Gökhan ve Umut vardı. Karnını delemediler kaleci Oğuzhan'ın. Sonra o kural girdi devreye, atamayana attılar. Atmak istemez bir halleri vardı ama attılar. Şu noktada Ersun hocaya fazla bir şey söylenmez. O goller kaçtıktan sonra hoca ne yapsın? Neticede rekor sayıda pozisyon üretmiş takımı. İlk andan sona kadar diri, mücadelenin içinde olmuş Trabzon. Üçlü savunmaya daha önce dönebilirdi. Sadece Selçuk kenara alınabilirdi. Trilyonluk bebe ve İsaac'in girmesi bir fayda etmedi. Colman'ı çıkarması hataydı... Daha bir çok şey söylenebilir fakat o pozisyonlar kaçtıktan sonra hiç birinin önemi yok. Aytekin hoca penaltıyı çalamadı, diğer dakikalar iyi bir yönetim gösterdi.