Denizli maçının çok zor geçeceğini önceki günkü yazımda belirtmiştim. "İhmal, ikmale bırakır" dedik, demek ki doğruymuş. Anlaşılan uyarılarımıza pek itibar edilmemiş. Olsun, bizim görevimiz ilgilileri uyarmak, uyandırmak. Dinleyip, dinlememekte paşa gönülleri bilir. Biz Trabzonsporlu olduğumuz için, Trabzonspor yaşamımızın bir parçası olduğundan bu sorumluluğu hissetmekteyiz. Trabzonspor maçı daha oyunun başında rakibine vermek için her türlü zemini hazırladı. Hüseyin, Umut cezalı olabilir, normaldir. Bunların yerine İsaac ve Alanzinho'nun oynatılmasını futbol mantığı ile bağdaştıramıyorum. Koy Ceyhun'u orta sahaya savunmaya dönük. Colman ile Selçuk'u sür ofansa. Kapalı savunmayı açmak için koy Yattara'yı tek yönlü ofans göreviyle kenara. Otur kulübende zevkini, keyfini yap. Genelde Trabzonspor oyun içerisinde bir davranış gevşekliği ve tembelliği içerisindeydi. Girişim yetersizliği görüldü. 90 dakikalık süre içerisinde Trabzonspor'un yakaladığı bir tek net gol pozisyonu vardı, o da Gökhan'ın ikinci yarının hemen başında bulup da değerlendiremediği ve maçın da kırılma noktası kabul edilen pozisyondu.
Yanlış hamleler Dünkü maçta Trabzonspor kazanmayı pek düşünmedi nedense. Teknik yönetimin stratejik hataları, oyuncu seçim yanlışları ve maç içindeki hatalı hamleler, sonucun böyle tecelli etmesinde önemli rol oynadı. Trabzonspor mutlaka yaşadığı bu travmayı en kısa suretle atlatmalıdır. Hafta içinde alınan bu mağlubiyetin esaslı bir değerlendirmesini kenar yönetimi mutlaka yapmalıdır. Çünkü lig devam ediyor.