Türk filmi gibi başladı karşılaşma... Futbolsa futbol, mücadeleyse mücadele, pozisyonsa pozisyon... Tekmili birden! Süper Lig'in iki süperi, kıran kırana bir maç izlettirdi. Yanal rakibin isminden korkmadan çift forvetle sahaya çıktı. Ağır F.Bahçe defansının arasına atılacak toplarla sonuca gitmeye çalıştı. Ancak iki forveti, "bir golcü" etmeyen bordo-mavililer
bulduğu pozisyonları bir türlü değerlendiremedi. F.Bahçe forvetinde de durum pek farklı değildi. "En pahalı" Güiza, kaçırdıklarıyla sarılacivertli taraftarlara saç baş yoldurttu. Gollerini sadece "İstanbul gecelerinde" atan İspanyol futbolunun artık kulağı çekilmeli! Sağ kanatta Gökhan'ın önünde oynayan Deivid, o bölgede mücadeleci bir oyun sergilemeyince, Trabzonspor Colman'la sürekli bindirdi. Bir garip durumsa F.Bahçe'nin en etkili bölgesi sol kanadı neredeyse hiç kullanamamasıydı. Uğur ve Carlos gününde değildi. Buna karşın sahada müthiş bir Yattara vardı. Çalım atan, adam eksilten, orta yapan, şut atan... Güiza'nın 14 milyon euro ettiği yerde, Yattara benim paramla 24 milyon euro eder.
Değişikliğe şaşırdım Ersun Yanal'ın takımlarının karakteristik özelliği olan "sert futbol" Trabzonlu bütün futbolculara yansımış. Hakem Bünyamin Gezer, teknik oyunculardan kurulu F.Bahçeli futbolculara yapılan faullere uzun bir süre kart göstermeyerek, bordo-mavili ekibin sert oyununa göz yumdu. Aragones'in ikinci yarı yaptığı Alex-Josico değişikliği beni çok şaşırttı. Yahu kendi sahanda oynuyorsun, takımın şampiyonluğa oynuyor, hâlâ Semih'i kenarda tutuyorsun. Bu olacak iş mi? İspanya Milli Takımı dışında hep "çıtır" takımları çalıştıran Aragones'e birisi F.Bahçe'yi yeniden anlatmalı! Dün gece iki takımdan hangisi kazansa diğerine yazık olacaktı. Ne F.Bahçe ne Trabzon bu maçı "Futbol" kazandı. Keşke her hafta böyle maçlar izleyebilsek.