Bayram günü "Futbolumuzun tüm unsurlarının iyi örnek olduğu adil ve nitelikli, doğru dürüst bir sezon temennimizi ekliyoruz açık yüreklilikle. Trabzonspor'un şampiyonluk umuduyla bizim bu umudumuzun paralel seyir göstereceğini çok iyi bilerek" derken bir bildiğimiz vardı. G.Saray maçı için "Trabzon kaybederse ne olur" diye sorduklarında "Ya kazanırsa ne olur, ilahlar buna razı olur mu" diye soruyla karşılık verirken de vardı bildiğimiz. Kazansa 8 puana çıkacaktı aradaki fark. İstatistikte ezdiği rakibine topun Tolga'nın değil Servet'in değmesi ve hakemin terazinin ayarını bozmasıyla kaybetti, herkes rahatladı. Yasa içi TFF-MHK orada da durmadı ama. İstanbulluların olur olmaz puan kaybı, Trabzon'un ise kaybetmemesi bu kez Sivas maçında balans ayarı gerektirdi. Sivas bugün sadece Sercan'ın ofsayt golüyle değil, Selçuk'un penaltı affıyla da lider.
***
Bazı gerçekler açık Trabzonspor için. Bu kulübün endüstriyel-emperyalist futbol çağında her sezon şampiyonluğa oynaması çok zor. Arada bir maddi-manevi dinlenerek tekrar yarışması gerekiyor, o dönemlerde bile zorlanıyor. Zira sadece top oynamayı biliyor, masa başı oyunlardan anlamıyor. Trabzonspor 1996'da şampiyonluğu her şeyin doğrusunu yapan ama rakiplerinin doğruluktan sapkın hamlelerini gözden kaçıran yönetimiyle kaybetti. "Trabzonspor'un tekrar şampiyon olması çok önemlidir, ancak daha önemlisi Trabzonspor'un iyi örnek olmasıdır. Trabzonspor'un 6 şampiyonluktan sonra kaçırdıklarının altında "Sadece kazanmak, her yolla kazanmak" anlayışının eksikliği (!) yatar" sözümüz tam da bunu anlatıyordu işte. Bugün başta olan Şener yola "Adnan arkadaşım", "Aziz dostum" gibi iyi niyet mesajlarıyla çıkmıştı. Sadri beyin çok dostu olabilir, Sayın başkan artık hatırlamalı ki Trabzonspor'un kendinden başka dostu yoktur. Ve Trabzonspor yönetimi Trabzonsporluların hakkına sahip çıkmalıdır. Ayrıca yaptıkları bunca hizmetin, fedakârlığın karşılığını almak başkanın ve yönetiminin bizatihi hakkıdır. Dahası, seçimle gelmiş bu kurul, tıpkı çalıştığının karşılığını yani hakkını alması aynı zamanda ailesine karşı sorumluluğu olan evin babası gibi, camianın mensuplarına karşı sorumluluk yüklenmiştir. Trabzonspor şimdi sakin ama kararlı olmalı, hiçbir kuruluna Trabzonsporlu sokmayan TFF'ye ve belli odakların medyadaki "bunlar yarışsın ama kazanmasın" duacısı dekoderci, tirajcılarını karşı daha gerçekçi yaklaşımlar ve tedbirler üretmelidir. Bu hem Trabzonspor'un hem de Türk futbolunun ihtiyacıdır.