Trabzonspor koca 45 dakikasını heba ettiği maçı hakem kararıyla kaybederek liderliğe veda etti. Aslında Süper Lig, Galatasaray'ın Berlin'deki oyunu, 3'er gollü Başkent galibiyetleri ve Sivasspor'un ısrarcılığıyla başka bir şey olmuştu artık. Trabzonspor hem bunu fark edemedi hem de aşama kaydedemedi. Bundan sonra ligi öyle bir iyi bir kötü oyun zinciri ile götürmesi mümkün değil bordomavililerin. Gökhan-Umut golleri elbette önemli, ancak bunların sayısını maç başına "1"de bırakarak hedefe ulaşmak çok zor. Bu hafta Trabzonspor'un karşısındaki rakip Kocaelispor'dan çok daha iyi değildi. Üstelik Yusuf gibi Trabzonspor'u hep kolay çözen bir silahı eksikti. Buna karşılık uzun süre kazanamamanın verdiği hırs ve seyircisinin desteğiyle ilk yarıda derli toplu oynayan, oyuna hakim olan ve hak ettiği golü bulan bir takımdı Bursaspor. Gökhan'ın şık ayak hareketleri sonrasındaki düzgün vuruşunda Sylva'nın yine hatalı yer tutuşu ve ters ayak üzerinde kalışı ilk yarının skorunu belirledi.
Bursa tükeniyordu ama Trabzonspor'un orta sahasında Hüseyin yine kötü gününde idi. Selçuk da bir türlü devamlılık sağlayamadı. Zaten Trabzonspor'un sorunu burada. Devamlılık yok, üstüne ekleyerek yol almak yok. Bu arada, geçen hafta övdüğümüz Tayfun'un kolyelik sarı kartına bakalım yönetim ne ceza verecek. Yanal'ın, Colman hamlesi ve artık ayıp olduğunu anlatması ile ikinci yarıya gayretli başlayan misafir ekip bu kadar şuttan nasıl gol çıkmayacağını bir kez daha gösterirken çok bonkördü. Bursaspor'un ise hem fizik gücü tükeniyordu hem de maçın zorluk derecesine yenik düşüyorlardı. Ersun Yanal'ın Barış ile iki kanadı birden kullanma isteği belli ölçüde pratiğe yansıdı. Beraberlik golü sonrasında seyircisinin de terk ettiği ev sahibinin direnecek gücü kalmamışken ve her an Trabzonspor'un galibiyet golü beklenirken futbolun bir cilvesine daha şahit olduk. Takımının en iyisi Song'un defans çizgisini doğru ayarladığı pozisyonda cezası son anda indirilerek kadroya eklenen Sercan'ın ofsayt golü 3 puanı Bursa'ya, liderliği ise Sivas'a verdi.