Kötü sıkışarak başladık maça. Ama 12'de Baros boynunu bir çevirebilse, "Yerli malı Alman tribünleri" gökyüzü korolarını kıskandıracak denli gürleyeceklerdi... Ve ilk 20 biterken Lincoln'ün şu ceza sahası üzerinde yakaladığı top bi ince köşeye yönelseydi elbette ki... Ve yürek en farktı falan gibiydi 25'inci dakikaya girerken attığı o hesap-kitap şutuyla. Aman diyorum yine bi sakatlık olmasın; "Türkiye, Türkiye" diye inlerken tribünler, "Vatan" gurbet gibi sahadaydı çünkü sarı-kırmızılı formayla. İlk yarım saat ne lazımsa yapıyor parçalı formalarıyla eski-özlediğimiz formalarıyla sarı- kırmızılılar. Defansta alan daraltıp rakibe top bırakmadılar. Orta sahada biraz daha gayretli olsalar gol bulacaklar ama ileride çoğalmakta güçlük çekiyorlar. Yine de bütün planları alt üst edecek kadar sürpriz yaratıyorlar rakip ceza sahasında. 40'ıncı dakika belki de bu maçın kilit anı. Penaltı diye yerimizden fırlıyoruz heyhat, sarıyı Lincoln alıyor. Diyorum ki içimden ilk yarının son dakikasında Baros'un şutunu görünce bunlara bir yazılacağız bazuka gibi o olacak.
Baros'un inadı inat İkinci yarı için yapılacak bir tek şey var; Herthalı topçuların göstere göstere yaptıkları faullere karşı dirençli olacaklar ve ileride biraz daha çabuk çoğalacaklar. Skibbe bu kez Mehmet Topal ve Barış kartlarını kullanıyor. Servet bıçak gibi, aman böyle devam etsin. Rakip, kifayetsiz girişimlerde bulunuyor. Kifayetsiz çünkü Meira ve Hakan dipdiri, Sanctis dikkatli... Galatasaray'ın top kayıplarını düşürmek ve daha atak oynaması gerekiyor... Biraz zayıf kalıyoruz ataklarda ama Baros'un inadı inat. Penaltının güzelliğiyle soluklanıyoruz. 80'inci dakika var ki ne kadar hazır ve kazanma isteğiyle dolu olduğunun göstergesi bu anlar işte Galatasaray'ın. Yine bir top kapıyor Arda, ve Baros'u hareketlendirmek istiyor. Arda ne kadar kurnaz ise Baros o kadar istekli ama kısa düşüyor top. "Olsun" diyorum içimden olsun; 80'inci dakika ve hâlâ diriyiz. Ve Kewell bütün ustalığını konuşturuyor cetvel çizimi ve gönyeli paslarıyla... Baros diyorum ligde de bu kadar etkili olsa... Yani demem o ki bütünüyle bir çizgi çekiyor Galatasaray UEFA ile arasına, futbol böyle oynanır... Hele de gurbette... Hele de Türk malı Alman tribünlerinin önünde!