Porto maçında skoru elbette beğenmedim. Luis Aragones'in sistemini zaten beğenmiyorum. Ama futbolcuların mücadelesini ve bir şeyler yapmak istediklerini gördüm; çok beğendim ve inandım. Hafta içinde futbolcularla konuştum, idari menajer Volkan Ballı ile defalarca görüştüm, Samandıra'dan her dakika haberler aldım. Düşündüm taşındım ve maç günü kaleme aldığım yazının başlığını kesin dille "Fenerbahçe kazanacak" diye atmaya karar verdim. Bana inanıp iddaa oynayan ve kazananların teşekkürleri mail kutumun kilitlenmesine neden oldu. O yazımda da belirtmiştim; futbolculara çok güvendim, beni yanıltmadılar. Aragones'e de küçük tavsiyelerde bulunmuştum. Benim inandıklarımla maça başladığı için futbol adına doğru yolu bulduğuna inanıyorum. Bakın arkadaşlar, takımın şu andaki yapısı çift ön liberoyu kaldırmıyor. Bu düzende Güiza'yı da, Semih'i de kaybedersiniz. İşte olay ortada. Bu düzende Arsenal'den 9, Trabzon'dan 7 puan geriye düşmüşsün. Beşiktaş'a karşı Selçuk tek oynadı, Deivid öne çıktı, takım kendine geldi. Ne zaman Josico ile yine çifte dönüldü, 10 kişiye karşı bocalamaya başladın. İşte yanlış. Bunları yapmayacaksın.
İspanya böyle mi oynuyor? Bu sistemde Alex de rahatlar. Çok kötüydü, olabilir. Bir dahaki maçta daha iyi olur. Zaten gününde bir Alex olsaydı, tarihi farka gidilirdi. Bir de şehir efsanesi çıkarmışlar. Neymiş; Aragones, İspanya'daki sistemi buraya oturtmaya çalışıyormuş. Yapmayın yahu! Maçları yerinde seyretmesek neyse. İspanya'da Senna tek, önünde Xavi-İniesta-Da Silva üçlüsü, daha önde David Villa, en önde Torres. İşte biz de Fenerbahçe'de bunu yapsın istiyoruz. Zaten İspanya'da başarılı olduğu için gelmedi mi, niye burada başka başka şeyler deniyor? Denizli maçında takımı nasıl oynatacak merak ediyorum. Beşiktaş maçına çıktığı gibi çıkmasını bekliyorum. Semih de oynatmasını istediğimiz İspanya sisteminde çok önemli futbolcu. Semih-Güiza ikilisi rahatlıkla (ülkemiz içinde) Torres ve David Villa ikilisi olabilir. Ama Semih cephesinden gelen haberler ne yazık ki çok üzücü. Umarım bir an önce sağlığına kavuşur. Haaa bir de maçtan sonra birçok Beşiktaşlı dost aradı. "Göllerimiz verilmedi" dediler. Allaah Allah dedim, TV'den izledim, ikisi de 3'er metre ofsayt. İçimden kızdım, sonra da "Boşver. Dua et de hiç olmazsa Nobre'nin o ikinci topu kaleye attığını saymamışlar" dedim. Aslında o golü da saysalardı, maç 4-2 biterdi, biz de maç günü yazdığımız "Fenerbahçe kazanacak" başlıklı yazıyı afiyetle yerdik!