Hiç bir dönemde ligler ve kupalar bu kadar sorumsuzca tehlikeye atılmadı. Ve takım da, bu kadar iş bilmeyen birine teslim edilmedi.
Süper Lig'de 50 yılını tamamlamış Galatasaray, bunca yıl içinde 16 şampiyonluk almış, gerisini ise kaybetmiştir. Bu kayıpların hiçbirisinde Galatasaray'ın kapısına kilit vurulmamış; bilakis yeni sezonda yeni şampiyonluklar, kupalarda büyük başarılar hedef gösterilerek yola çıkılmıştır. Bütün bunlar yapılırken de suçlular
her kim olursa olsun yolda bırakılmıştır. Amaç olarak her zaman Galatasaray'ın geleceği ve yüksek menfaatleri gösterilmiştir. Son üç yılda iki şampiyonluk kazanan Galatasaray'ın bugünkü hali yürekler acısıdır. İş bilmez bir teknik direktör, onu korumaya çalışan ve başarısız günlerde "Skibbe'nin arkasındayız'' diyen başkan Adnan Polat, Futbol A.Ş.'nin başındaki genel müdür Adnan Sezgin ve de ne etliye ne de sütlüye karışan yönetim kurulu bu işin suçlusudur. İKİ ADNAN'LAR... Galatasaray'ın başındaki bir numaralı Adnan ve iki numaralı Adnan bu işin birinci derecedeki sorumlusudur. Yaptıkları firma transferlerini oynatacak bir teknik direktör almamışlardır. Bunun sebebi de net bir şekilde ortadadır; Polat, Sezgin'in seçimine karışmamış, kararı ona bırakmıştır. Ancak sayın Adnan Sezgin ise "Yaptıklarımız, yapacaklarımızın garantisidir" deyip geçen yıl 6 haftada gelen şampiyonluğa güvenmiştir. Sezgin elbette futbolu çok iyi bilen, iyi de bir menajerdir. Bütün bunların ışığında, Polat ve Sezgin, teknik direktör seçerken şunu ön plana almışlardır. "Futbol takımını yönetecek değil, bizim yöneteceğimiz bir teknik direktör almakta yarar vardır" zihniyeti ile hareket etmişlerdir.
FELDKAMP SKANDALI Feldkamp'ın üçüncü defa Galatasaray'ın başına gelmesi tarihi bir skandaldır. Öncelikle kulüpten kovulmuş ya da kaçmış bir hocanın üçüncü defa göreve çağırılması, dünyanın hiçbir ülkesinde ne görülmüş, ne de rastlanmıştır. Ayrıca eski başkan Özhan Canaydın'ın "Leverkusen'den beş gol yedik, eşiyle gülüp eğleniyordu. İnsanda biraz utanma olur" sözleri ise Galatasaray'da bardağı taşıran son damla oldu. Kalli'nin maçtan bir gün önce göreve getirilmesi ise ayrı bir skandaldı. Bu atama ile kafası zaten yarım çalışan Skibbe iyiden iyi bocalamış ve hata üstüne hata yapmıştır.
FUTBOL HARİÇ NE VARSA! Galatasaray'da son aylarda futboldan çok, "Aslantepe ne olacak? Kredi alınacak mı? Skibbe gitsin mi, kalsın mı? Kalli'yi nasıl göreve getiririz? Hiçbir sporcuyu doğru dürüst iyileştiremeyen sağlık kurulunu nasıl tenkitlerden koruruz?'' sorularıyla vakit geçiren yönetim kurulu hata üstüne hata yapıyordu. Bu kargaşa içinde en önemli şeyin sağlık kurulu olduğunu düşünmeyen yönetim kurulunun; doktorlar içinde birinin Fenerbahçeli, diğerinin ise Beşiktaşlı olduğunu unutmaması gerekir.
"TAVIR" MI, "SABIR" MI? Durum açık bir şekilde ortadadır. Sokaklarda küfür ederek dolaşmak, tribünlerde istifa diye bağırıp çağırmak sorunu çözecek ilaç değildir. Elbette Skibbe'nin istifa etmesi şarttır. Ama bunu, onu buraya sorumsuzca getiren yönetim düşünmelidir. Futbolcuların durumu da ortadadır. Her şeyden öte Şampiyonlar Ligi'ni kaybedip, UEFA'da rahat yeneceği bir takıma 3 puan hediye edilmiş ve grup liderliği zora sokulmuştur. Ligde ise şimdiki duruma elbette üzülüyorsunuzdur. Peki yapılması gereken nedir? "TAVIR" MI?: Galatasaraylı taraftarlar iyi düşünmeli. Tavır, istifa sesleri, olaylar ya da benzeri şeyler Galatasaray'a şu anda büyük zarar verir. Ve de sağlıklı bir karar olmaz. Galatasaray'ın şimdi birliğe ihtiyacı var. Protesto hakkınızdır. Islık çalın, bütün dünya statlarında salgın haline gelen "BEYAZ MENDİL"i siz de sallayın. Ama sakin olun, bilinçli ve ölçülü olun.
TARAFTARA BU YAKIŞIR "SABIR" MI?: Elbette sabırlı olmak, aklı başında hareket etmek her şeyin düzelmesi için geçecek zamana destek vermek, en doğrusu olacaktır. Galatasaraylı taraftarlara da yakışan budur. Unutmayın Galatasaray'a zarar, bu günlerde yapılacak en kötü şeydir. Bir önemli konuda Hacettepe maçında yanınızda oturanlara dikkat edin. Galatasaray ceza alsın diye sahaya bir iki şişe atar. Bu şişe atma diğer kulüplerin çok işine yarar. Son sözüm: Sakin olmakta yarar vardır.