Emre Belözoğlu'nun son Porto maçındaki hali ortada. Ayağındaki topları rakibe, her ikili mücadelede de kendini yere attı. Hata yaptıkça ürktü. Ürktükçe kaçtı. Kaçtıkça kayboldu. Onu seyrederken bir an, "Sanki Galatasaray ile Saracoğlu'na gelmiş gibi" diye düşündüm. Etrafındakiler rakip taraftar ve yapılan tezahürat Emre'yi hedef almış. Öylesine bir baskı ve şaşkınlık yaşıyor. Hâlâ Fenerbahçe'nin bir parçası olduğunun farkında değilcesine, arkadaşlarına ve sahaya yabancı. Bunun iki nedeni var. Birincisi yukarda yazdığımız gibi psikolojik. Bütün üst düzey tecrübelerine rağmen, Emre acemiden farksız. İlgiye ve sıkı bir terapiye ihtiyacı var. İkincisi, taktik karışıklık. Emre sahada ne yapacağını bilemiyor. Oyun mu kuracak, yoksa mücadele edip top mu kovalayacak? Çünkü Alex orta sahaya çok yaklaşıyor. Topu da alıyor. O zaman Emre'nin ne işi var takımda. Emre'nin topu Alex'e taşıması gerekmiyor mu? Sahada kafa kafaya çarpışan iki oyun kurucu var, ortada da oyun falan yok.