Fenerbahçe'nin sadece 1 gol yiyip, 1 beraberlik ve 2 galibiyet aldığı son dönemindeki 3 maçının dikkati çeken en önemli özelliği, bu başarıya sakat olan Alex'siz ulaşmasıydı. Sarı-lacivertli futbolcular, takımın "olmazsa olmazı" denilen kaptanlarından mahrum olmalarına rağmen, hem futbol hem de sonuç olarak başarılı bir grafik çizip zirveye tırmanışlarını sürdürdüler. Bu bir nevi Alex zincirinin kırılması ve özgürlüğün kazanılması anlamına da geliyor. Bu suretle kendilerinin de önemli ve değerli olduğunun, canla başla mücadele etmeleri halinde çok güçlü rakiplerini bile dize getireceklerinin dev göstergesidir. Hatırlarsanız, sezon başından beri ligde alınacak 102 puanın bulunduğunu, sakatlar iyileştikten ve uyum sağlandıktan sonra Fenerbahçe'nin pek çoğu hakem hatalarından kaybedilen puanların telafi edilebileceğini, zirvede rakiplerininin yakalanabileceğini ısrarla belirtmiş ve allamelerin(!) beğenmediği bu kadronun eksikleri tamamlanınca da asıl yerine yükseleceğini iddia etmiştim. Nitekim, daha şimdiden buna ulaşıldı.
Fenerbahçe daha değerli Yeri gelmişken, hafta içinde Avrupa takımlarının değerlendirmesi sırasında Galatasaray'ın Fenerbahçe'den 6 milyon euro daha fazla değerde ve Türkiye'nin en pahalı takımı olduğu açıklanmıştı. Dikkat edilirse, o listelerde kadrodaki sarı-kırmızılı futbolcu sayısının 33, sarı-lacivertli futbolcu sayısının ise 27 olduğu görülür. Yani fark, 6 fazla futbolcuya biçilen 6 milyon euro'dan doğuyor. Aslında, toplam sayı futbolcu adedine bölündüğü zaman Fenerbahçelilerin ortalamada rakiplerinden daha değerli olduğu ortaya çıkar. Eğer Fenerbahçe Olcan'ı, Kemal'i ve sattığı diğer gençleri elinde tutsa ve futbolcu sayısı 33'te olsa, değeri Galatasaray'ın çok üstüne çıkardı. Bunu söylemekteki amacım, Fenerbahçe'deki futbolcuların değerlerinin iddia edildiği gibi ezeli rakipleri Galatasaray'ınkinden az değil, üstünde olduğudur.