Galatasaray zayıf rakibinin üstüne üstüne gidiyor maçın başında. Geriyi Belediyeciler karşısında biraz sağlam tutacaklar ama biraz... Mesela Sabri sürekli rakip aut çizgisini görecek, Lincoln daha bir soğukkanlı olacak, Ayhan orta sahada topa daha mükkem basacak, Baros daha çok ileriyi düşünecek ve uyarılmış ki kanatlara sarkmayacak ve Kewell ustalığını konuşturacak. Olacak olan bu. Böyle hesaplandığı belli bir kurguyla oynamaya başladı sarı-kırmızılılar. Bir ara kanatlardaki bindirmelerden bunalan Mahmut Tekdemir, Belediyecilerin ilk kaybı olacaktı nefessizlikten. Baros girdi Sabri çıktı, olmadı Kewell bindirdi. Fenaydılar gerçekten ve bütün bu ataklarda mavilerin Mahmut'u karşı koymaya çalışıyordu. Her top neredeyse kale önü tehlikesiydi dersek abartmış olmayız. Haroşo, karoşo, iki ters bi düz, ince tığ kalın tığ, 9'lu, 8'li burgu, baklava dilimi; ne kadar örgü biçimi varsa denedi Cimbom. Özellikle Baros'un sağa kaçtığı toplarda. Bunlardan birinde girdi ceza sahasına bizim Çek ve arkadan takıldı Belediyeciler. İşte o pozisyonda hepimiz 'penaltı' diye celallendik ama hareketin doğduğu ortamda sarı kart Baros'a çıktı. Çok ince dokundu Belediyeci defans oyuncusu. Bunu ilk yarıdaki kayıp hanesine yazdı Galatasaray.
Lincoln ruhumuzu okşadı Demeye kalmadı o saate kadar ince ince gezinip topa iğne deliğinden geçirecekmiş muamelesi yapan Lincoln sanki topla oynayacak bir usta aranıyor serzenişimizi duymuş gibi cetvelli, gönyeli, pergelli bir pas çıkardı Kewell'a, o da gerekeni yaptı. Kafa vuruşuyla topun ve hepimizin ruhunu okşadı: 1-0. O anda başladı tribünler; Herr-y Herry Kew-ılll... Herr-yy Kew-ıllll.. Bir 1970'ler parçasıyla ve bir kez şenlendi taraftar pozisyonsuz geçen ilk yarının sonunda... İkinci yarı biraz eziyetli geçiyor 'taraftarının' "bu sene sensin şampiyon" nidalarının altında. Ve fakat 68. dakika geldiğinde Harry Kewell çıkıyor artık enerjisinin bittiği yerde ve Ümit Karan giriyor. İleride biraz daha top tutabilecek bir hava yakalıyor onunla sarı-kırmızılı ekip. Bütün ikinci ve üçüncü topları alıyor ileride ama çok çabuk kaybediyor Galatasaray. Bütün ataklarda orta saha oyuncuları rakip aut çizgisine kadar iniyor ama topun kesildiğiyerde kimse yok. Atak oyuncular ya erken hareketlenmiş ya da ortalanan topa geç kalmış oluyorlar. Meira bile Belediyecilerin ceza sahası üzerinde geziniyor ama ah o son vuruş! Bir türlü olmuyor. İşte biz bu durumlar için varız diyen Lincoln giriyor devreye; biraz şans, biraz o şansı değerlendirecek ustalığıyla jeneriklik bir gol yazıyor skorborda: 2-0. Bu maçtan geriye ne mi kaldı: Buruk bir gülümseme yüzümüze asılı...