Dörtbuçuk yılda 4 teknik direktör.. Başkan değil, teknik direktör öğüten değirmen, sanki! Son kurban Ertuğrul Sağlam'ın, görevdeyken Yıldırım Demirören'in inkâr ettiği yabancı teknik direktör arayışlarına kızarak, istifa etmesi; onurlu, gururlu olan her teknik direktörün yapması gereken davranıştı! Sağlam istifasını açıklarken, "Beşiktaş'a beni futbolcu olarak transfer eden, bugünlere gelmemde emeği olan Onursal Başkan Sayın Seba'ya çok teşekkür ediyorum. Beşiktaşlılık duruşunu sayın Seba'dan öğrendim" derken duygu ve öfke doluydu. Sayın Seba'yı aradım, görüşünü almak için. Yanıtı kısaydı: "Söyleyecek çok şey var ama neyse..." dedi, sustu! Biliyorum, Onursal Başkan gözünden rahatsızdı, üzülüyordu! Olayları deşip daha fazla üzmek istemedim, karşılıklı "geçmiş olsun" deyip kapattık! Seba, başkanlığı döneminde takımın başına getirmek istemiş ama Kocaelispor'dan çok sevdiği Mustafa Denizili'yi alamamıştı! Koyu Beşiktaşlı Denizli'nin, nihayet rüyaları gerçekleşti. Hücum futbolunun, Türkiye'deki öncüsü olan Denizli, yürekli bir hoca! Tarih; 14 Ekim 1987... "İngiltere'yi yenmeye gidiyorum" diyerek, Milli Takım'a ilk kez hücum futbolu oynatmış ama 8-0 yenilmişti. Vicente del Bosque, Rıza Çalımbay, Jean Tigana ve Ertuğrul Sağlam'ın ardından, umarım Denizli "Yıldırım Demirören'in, 5'inci kurbanı" olmaz! Lider özelliği ile Aragones ve Skibbe'nin bir adım önünde olan Mustafa Denizli, Beşiktaşlı futbolculara, kaybetmiş durumda oldukları özgüven ve morallerini yeniden yükseltecek deneyim ve bilgiye sahiptir. Hücumcu futbolcu sayısının çokluğu, hep şampiyonluğu hedefleyen Denizli'nin işini kolaylaştıracaktır! Savunma futbolunu, hücumcuların da oynayabileceğine inanan Denizli ile keyif ve heyecan veren bir futbol izleyebileceğiz! Şampiyonluk mu? Denizli ile şimdi daha yakın!