Önce "pembe" taraflarıyla başlayalım... Mustafa Denizli, bu ülkenin yetiştirdiği en iyi yerli teknik direktörlerden birisi. Kariyeri, asla tartışılamaz. G.Saray ve F.Bahçe'de, şampiyonluğa ulaşmış ilk Türk olmak gibi bir unvana sahip. A Milli takımımızın Avrupa Şampiyonası'nda çeyrek final başarısına da o imza attı. Denizli, her zaman bir iddia adamı oldu. Türk futbol literatürüne "İçimizdeki İrlandalılır", "Yüzde 51" gibi iki unutulmaz deyim kazandırdı. Üstelik, çocukluğundan beri tuttuğu takıma, ilk kez adım atıyor. Gelelim "gri" taraflara... Başkan Yıldırım Demirören'in "Ben varken, Mustafa Denizli Beşiktaş'tan içeri giremez" sözleri çok eski değil. Bunu, tüm medya mensupları ısrarla gündeme getirecekler. Ayrıca başkanın bizzat kendisi bu sözler hatırlatıldıkça, çok rahatsız olacak. Duyduğumuza göre yardımcısı Şifo Mehmet olacakmış. Şifo, başlı başına bir firma. Futbolu bıraktı ama futbol sahalarından hiç kopmadı. Milli takımda başarıyla görev yaptı. Tüm spor kamuoyu tarafından beğenildi, alkışlandı ve takdir edildi. Eğer gelirse, Beşiktaş için önemli bir kazanç olur. İşin "problem" taraflarıyla sonuna doğru gelelim... Beşiktaş'ın çok karmaşık bir kadro yapısı var. Denizli; çok iyi, iyi, vasat ve vasat altı futbolculardan oluşan çok değişik bir kadroyla işe başlayacak. Ertuğrul Sağlam, 10 resmi maçta hangi sistemi denediyse sonuç alamadı. Her maçta değişik bir kadro sahaya sürdü. Aynı durum, etrafını tanıyıncaya kadar Mustafa Denizli'nin de hem zamanını alacak, hem de başını ağrıtacak. Sanırım en büyük sıkıntıyı, koşmayan oyunculardan kurulu orta sahada çekecek. Orayı oturtursa, büyük bir başarının mimarı olacak. Son söz... Sonradan gelen hiç bir hoca, Beşiktaş'ı şampiyonluğa ulaştıramadı. Bunu Mustafa Denizli başarırsa, şaşırmam. Başaramazsa... Kendisi de biter, onu getiren de!..