Acı fatura Fenerbahçe açısından kağıt üzerinde bakıldığında en kolayı içerdeki Kiev maçıydı. Bu maçı kazanamadıktan sonra Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligi'nde yoluna devam etmesi, hatta UEFA'ya kalabilmesi bile oldukça zor. Kalan 4 karşılaşma var ve bunların iki tanesi Arsenal ile. Fenerbahçe dün akşam kötü mü oynadı derseniz, hayır. Ama iyi mi oynadı derseniz, o da hayır. Normal olarak herkes bu Fenerbahçe'yi geçen sene ile kıyaslıyor. Geçen sezon Avrupa'da tarihinin en başarılı Fenerbahçe'si vardı. Bu Fenerbahçe'de sezonun bitimiyle bir takım değişiklikler yapıldı. Ama sonuç şu ana dek bu değişikliklerin takıma olumlu yansımadığını gösteriyor. Nasıl başarıda bu sorumluluğu alanlar ön plana çıkıyorlarsa, başarısızlığın da faturasının onlara kesilmesi kadar doğal bir şey olamaz. Aurelio'nun kaybedilmemesi lazımdı. Tamam ama bir takım şanssızlıkları da gözardı etmememiz lazım. Deivid ve Semih de bu takım için en az Aurelio kadar etkili isimler. Şu maçta onlardan yararlanamamak da skora etkisi büyüktü. Sahaya çıkan Fenerbahçe kadrosu da olabilecek en güçlü kadro muydu o da tartışılır. Bu takımın orta sahada en etkili olabilecek oyuncusu Emre. Fakat onu Aragones ısrarla kanatta kullanıyor. Ortada oynayan Maldonado- Selçuk ikilisi iyi performans gösteriyor olsalar bu anlaşılabilir.
Kadro geriye gidiyor Ama o da değil. Deniz diye bir isim var. O, 22 kişilik UEFA listesinde bile yok. Önemli maçlarda ön plana çıkabilen Uğur son 4 dakika forma giyiyor. Yani Fenerbahçe'de kadro geriye gidiyor. Sakatlıklar da var. Ama mevcut isimlerle en etkili 11'de kurulamıyor. Hâl böyle olunca Şampiyonlar Ligi'ne daha ilk iki maç sonrası havlu atılması da çok sürpriz olmuyor. Sonuç olarak Fenerbahçe iyi giden bir düzeni bozmanın faturasını çok pahalı ödüyor. Umarız bu kötümser tabloya bir sihirli değnek değer ve en azından ligin sonuna kadar yarışın içinde olan bir Fenerbahçe ortaya çıkar.