Maç öncesi iftarda oldukça kalabalıktık. Mönüde lavaş ve hoşaf vardı. Baktım kimse iftariyeliklere itibar etmedi. Orucu bozan, çayını yudumlayıp lavaş servisini beklerken maçın havasına girdi bile... Herkes "Çift ön libero, tek forvet" diye tarif edilen hocanın sisteminin "tek ön libero, çift forvete" dönmemesi halinde Beşiktaş'ın gol atmakta zorlanacağını,
hatta gol pozisyonuna bile girmeyeceğini konuşuyordu. Konuşulan başka bir konu "Holosko'nun sağ kanada mahkum edilmemesi" konusu idi. Üçüncü tartışılan konu ise "Tello'nun sol bek olarak oynamasının lüks olduğu, ortanın solunda daha verimli olacağı" konusu idi.
Son topları rakip aldı Rakibin zor bir takım olduğu ama Kara Kartalların sahasında oynayacağı bu maçtan, avantajlı bir skorla çıkacağı konusunda ise tüm tayfa hem fikirdi. Kadro belli olduğunda Sağlam'ın yine "Çift ön libero, tek forvet" ve "Sağ kanatta Holosko" sistemine devam ettiği ama sol beke Seric'i alarak Tello'yu arzu edilen yere yerleştirdiği görüldü. İlk devrede, misafir takım on kişi ile savunma yaptı. Hücuma az çıktı. Ama çıktığında da hızlı yüreklerimizi ağzımıza getirdi. Beşiktaşlı futbolcular devamlı yer değiştirerek rakibi açmaya çalıştılar. Holosko sağ kanada sıkışıp kalmadı. Ancak rakip on sekiz içindeki son müdahaleleri hep rakip futbolcular yaptı.
Zapo da gol aradı Devrenin sonuna doğru Zapo da gol aramaya çıktı. Bir iki iyi top yaptı ama ani bir kontratakta, Beşiktaş'ı gol yemekten Seric'in biraz şansı, biraz da becerisi kurtardı. Beklenen gol ikinci devrenin başında geliyordu ama kaptan kaleci, Nobre'nin kafa şutunu çizginin üstünden çıkardı. İkinci bir hücumda kaleci yine Nobre'nin vuruşunu karşıladı ama dönen topu Holosko filelerle buluşturdu. Son yirmi de Nobre çıktı, Bobo girdi. Tello çıktı, Serdar Özkan girdi. Bir şey değişmedi. Etkisiz oyun devam etti. Maç 1-0 bitti. Beklediğimiz fark olmadı. Ertuğrul Sağlam'ın "Gol yemeden kazanmalıyız" dileği gerçekleşti. Rakip sahada da gol yemez isek problem yok. Ne diyelim? Bahtımız açık, şansımız bol olur inşallah.