Ekip ruhu Takım sporlarında başarının en önemli unsurlarından birisi arkadaşlığın ve yardımlaşmanın üst düzeyde olmasıdır. 'Takımdaşlık ruhu'na sahip olmayan bir ekibin istikrara kavuşması çok zordur. Çoğu zaman yıldızlarla dolu kadrolar hayal kırıklıkları ile bitirirler sezonu. Çünkü 'şişkin ego'lar çarpışır, olan da takıma olur. Belki de tarihinin en kapsamlı transfer harekatına girişen Trabzonspor'la ilgili akla takılan en önemli sorulardan birisi bu kadronun ne kadar sürede 'takım' olacağı yönündeydi. Sezonun ilk iki haftasındaki görüntü bordo-mavili ekibin uyum dönemini kısa sürede tamamladığını gösteriyor. Gollerden sonra futbolcusundan masörüne, teknik direktöründen malzemecisine kadar herkesin katıldığı toplu coşku fotoğrafı çok şey anlatıyor. Ve en önemlisi yüzlerden bu duygunun göstermelik olmadığı anlaşılıyor.
Açık kapatıyorlar Arkadaşlık bağlarının güçlü olması yardımlaşmayı da beraberinde getiriyor. Trabzonspor'un takım savunmasının bu kadar iyi olmasının temel nedeni de bu. Herkes bir diğerini açığını kapatmak için elinden geleni yapıyor, terini son damlasına kadar formasına akıtıyor. Aslında Ersun Yanal bugüne kadar çalıştırdığı tüm takımlarda yaptığını Trabzonspor'da da yapıyor. Önce kendi futbol felsefesine uyan oyuncuları transfer etti. Daha sonra bu kadrodan efektif bir onbir çıkardı. Ve bunu yaparken eskisiyle yenisiyle bir 'ekip ruhu' inşa etti. Tecrübeli hoca bugüne kadar çalıştırdığı tüm takımlarda belli bir zaman içinde ivmeyi yakalamış ancak bunu uzun süreli devam ettirememişti. Çünkü daha önceki takımlarda camialar takıma itici gücü verememişti. Şimdi Ersun Yanal'ın şansı iki maç sonunda müthiş bir hava yakalayan Trabzonspor taraftarı. Eğer takımın bu grafiği sürerse bordo-mavili taraftarların motivasyonu daha da artacak. İşte o zaman kenetlenmiş bir Trabzonspor camiasının desteğiyle, sahadaki onbir engelleri daha kolay aşacak.