Bükreş'e yeter mi? Denizli maçını izlerken insanda üç bakış ortaya çıkıyor. Önce onlara bir bakalım... BİR: Oynanan futbol çok zaman seyirciyi zevkten mutlu edecek cinstendi. Yani Kewell, Lincoln, sonradan oyuna giren Arda ve Barış müthiş güzel paslar atarak, maça gelenleri ya da televizyonda izleyenleri mutlu ettiler. 4-1'lik skor da buna ilave edilince her şeye çok iyi-güzel gözüyle bakıldı. Bu yüzden de taraftar durmadan takımı alkışladı. İKİ: Oyunda bir başka bakışı açısı da şuydu; bu bir lig maçıydı ve ortada puan mücadelesi vardı. Ona göre oynamak gerekiyordu. Oyun başladıktan sonra ilk yarı içinde Cimbom, Nonda (3), Kewell (3), Lincoln (2) ve Ayhan'ın ayağından bir sürü gol kaçırdı. Ama bunlara ilaveten Denizli'nin 15 tane korner atması ise dikkat çekiciydi. ÜÇ: En önemlisi bu kısımda. Yani; oyun 4-1 bitmesine rağmen çarşamba günü, Bükreş'te 2-2'yi geçmeye yeter mi? Doğru konuşalım; HAYIR. O halde Bükreş'i tehlikeye atmadan tedbir alınması şart. Arda ve Barış 11'de olmalı, Aykut ve Sanctis tercihi iyi düşünülmeli.
Bir bek, bir golcü gerek Maçın mutlaka güzel yönleri de vardı. Mesela; yeni oluşmaya başlayan kısa ve yan paslarla rakip sahaya inip, kaleyi abluka altına aldıktan sonra gol atmayı düşünmek. Burada önemli bir şey var. O da şu; solda Kewell, ortada Lincoln, sağda Arda üçlüsü, önlerine Nonda'yı alırlarsa inanın bana çok takımın canını yakarlar. Bu dörtlü topa son derece hakim ve istedikleri yere yollayacak yeteneklere sahipler. Ama görünen bir şey var; Galatasaray'a mutlaka bir bek ve bir santrfor daha lazım. SONUÇ: Maç 4-1 bitti, ligde çok iyi bir sonuç alındı. Ama hedef Avrupa. Adnan Sezgin, Cevat hoca ve Ümit Davala, Skibbe'yi aralarına alıp takımı Bükreş'te mutlaka kazanacak hale getirmeli.