Olimpiyat ve biz Olimpiyat oyunlarının ana spor dalı olduğu için en büyük ilgi de atletizmde toplanıyor. Ben de saatler önce TV'nin başına oturdum ve 100 metre finalini beklemeye başladım. Usain Bolt'un 9.69'luk rekoruna şahit olanlardanım. Yarış sonrası Bolt'un sevinci, binlerce insanı sanki kendi ülkesinin sporcusu gibi onu bağırlarına basmaları beni de duygulandırdı. Eşimin, "Selçuk neden ağlıyorsun?" uyarısından sonra gözlerimdeki yaşları fark edebildim. Sadece Bolt mu? Hangi dalında olursa olsun rekor kıran sporcular tüm ulusların insanları tarafından kucaklanıyor. İşte olimpiyatın, işte sporun ruhu budur. Din, dil, ırk ayrımı yapılmaksızın sınırları ortadan kaldıran, evrensel düşünceyle sporun barış, dostluk, kardeşlik ilkelerini benimsemek. Ve bu felsefeye sıkı sıkıya bağlı kalmak. Ne dersiniz, biz bunu başarabilir miyiz? Yani olimpiyat düzenleyebilir miyiz? Tesisler falan hepsi yapılır ama önemli olan nokta şu anki kafa yapımızdır. Bu yapıyla da olimpiyatlara talipli olmamız abesle iştigaldir. (Hangi spor dalını seyredecek kaç seyirci toplayabiliriz acaba?)
Üç-beş kulüple olmaz Başta F.Bahçe olmak üzere 3-5 kulübün üstüne yıkılmış sporcu yetiştirme işi koskoca bir ülkeyi kurtarabilir mi? Belediyeler, futbolun peşine takılmış gidiyor. Büyük firmalar kolayını bulmuş basketbola bakıyorlar. Onlar da 5 oyuncunun 3'ünü ABD'den getirip işin içinden çıkıyor. Bu tablo içinde takım oyunlarının hiçbirinde yokuz. Futbola yapılan yatırım ortada. Ama ara sıra da olsa bu yatırımlar bize geri dönüyor. İşte en son F.Bahçe'nin ilk 8'e girmesi, milli takımın yarı final oynaması. Amatör branşlara asıl yatırım yapması gereken devlettir. F.Bahçe bu branşlarda fırtına gibi esiyor. Hemen hepsinde şampiyon. Olimpiyatlara da birçok sporcu gönderdi. Ama burada rakipsiz oldukları için kendilerini geliştiremiyorlar. Devlet; yüzme, atletizm, kürek, yelken, masa tenisi gibi dallara daha fazla önem vermeli. Yarışmacılık ruhu yerleştirilmeli, ülke rekorları, kırılan oyuncaklar gibi olmalı. Yoksa 3-5 güreşçi, 2-3 halterci ile madalya umutlarımız tamamen yok olacak. Sevgili dostumuz Mehmet Atalay, her fırsatta F.Bahçe'ye teşekkür ediyor. Ama artık bu işler kuru teşekkürlere kalmamalı. Devletten tek kuruş almadan hem bayan hem erkek baskette çeyrek final, masa tenisinde final oynayıp Avrupa'da bizi başarıyla temsil eden şu kulübe lütfen biraz destek olunsun. Bu branşlara ciddi olarak bakan başka her kulüp de aynı desteği alsın. Yoksa önümüzde sıfır çekeceğimiz olimpiyatlar yakın. Haa, atletizmde bize ilk gümüş madalyayı getiren bir Etiyopyalı daha bulursak onu bilemem. O zaman "Allah, spor bilgi ve kültürümüze değil de cüzdanımıza kuvvet versin" der işin içinden çıkarız.