İbo'lara af! Hey gidi koca Beşiktaş! Sen, yaşanan bu olaylara alışık mısın? Elbette asla! Ama yaşatıyorlar işte... Bilinçsizlik, boşboğazlık, tutarsızlık alabildiğine, ne yazık ki! 'Af kapıları'nın bir daha açılmamak üzere (!) kapatıldığının söylendiği İbrahim'ler olayı, yönetimin son fiyaskosudur! Bir baba, kavga eden çocuklarını evden kovar mı? İki İbrahim'in affıyla ilgili üç sorumlunun ilk söylediklerini anımsayalım... Yıldırım Demirören (başkan): Beşiktaş, kendi değerlerinden asla taviz vermez. İki oyuncunun geri dönüşü, asla söz konusu değildir. Ertuğrul Sağlam (teknik direktör): "Başkanla görüştüm, geri dönüş olmamalı. İki kaptanın gidişi bize nelere mal olacaksa olsun. Sinan Engin (genel menajer): Bu konu kesin olarak kapanmıştır.
Ruhsal işkence çektiler Üçlüyü bu denli acımasız, sözde kararlı, kestiğim kestik konuşturan yaptıkları yabancı transferlerdi! Ancak hazırlık maçlarında Sivok ve menajer Sinan Engin'in Maradonası (!) Seric'in, Üzülmez'le Toraman'ı arattıkları görülünce "Biz ne yaptık?" pişmanlığıyla 'cezadan çark' yumuşaklığı, öfkenin yerini aldı! Ve camiadan baskı gelince giderek hızlanan 'af rüzgârı' iki kaptana 40 gün, 40 gece azap çektirenler geri adım attırdı! Afla, pot üstüne pot kıran Demirören (PAF takımla oynarız) ile Engin'in (Hakemler mafyadır) otorite ve inandırıcılıkları yeni bir yara almıştır... Kesinlikle geç kalan aftan yanayım. Af büyüklüktür, erdemdir! Afta adalet, eşitlik olmalıdır. İki suçludan birine af çıksaydı, yan tutulmuş, 'hak terazisi' bozulmuş olurdu! Üzülmez ve Toraman'ın, yaşadıkları 'çirkin' olay bundan böyle sahadaki 'hırçın' davranışlarını 'olumlu' etkileyecektir. İkisine de güveniyorum. Ama toplumun önünde onurlarıyla oynayarak, onlara 40 gün 'ruhsal işkence' çektirenlere güvenmiyorum!