Af çıkıyor ama... Aslında olayın affedilecek tarafı yoktu. Beşiktaş gibi çok büyük bir takımın, Avusturya Meydan Savaşı kahramanlarına çok doğru bir kararla kapıyı göstermesi kaçınılmazdı. Aradan geçen bir ayı aşkın sürede kamuoyu, hatta Beşiktaş yönetimi ikiye bölündü. Bir taraf 'para cezası' ile affedilmelerini isterken, öteki taraf 'bunun affı olmaz' diye diretiyordu. Başkan Yıldırım Demirören, bu zıt yaklaşımlar karşısında olayı, zamanın akışına bıraktı. Af ve af karşıtları önünde 'taraf' olmadı. Her geçen gün gelişmelerin ulaştığı noktayı gözlemledi. Geçen süre, 'suçu hafifletici' nedenleri giderek arttırdı. Öncelikle Üzülmez ve Toraman, daha ilk günlerden 'pişmanlık' açıklamalarıyla af konusunda yumuşama beklentilerine girdiler. Af çıkmasa dahi Beşiktaş'tan ayrılmayı akıllarından bile geçirmediklerini defalarca seslendirdiler. Hatta birinci kaptan Üzülmez, kendisinden çok Toraman'ın affını arzu ettiğini söylemeye başladı. Çünkü ikinci kaptanın önünde uzun futbolculuk yılları olduğunu o da biliyordu. Sonra telefonla barıştılar. Ardından medyaya görünmeden birlikte çalışmaya başladılar. En son medya önüne çıkarak, buzların tamamen eridiğini kanıtladılar. Bu süreçte, Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Murat Başesgioğlu ve Beşiktaş'ın senatosu durumundaki Divan Kurulu Başkanı Yalçın Karadeniz de "af" çağrısı yaptı. Zaman, güzel duruşlarıyla kaptanları af noktasına getirdi. Sanırım bugün, başkan Demirören'in "tarafsız" kalacağı toplantıda yönetim, çoğunluk oylarıyla İbrahim'lere kapıları yeniden açacak. Ve yine sanıyorum ki, af çıksa bile kaptanlık iadesi olmayacak. Olmamalı da... Suçun, en azından böyle bir cezası sonuna kadar sürmeli. Bazı aflar, her şeyi affettirmez!