Süper Lig son iki haftada çok zor dakikalar yaşayacak. Üçe bölünmüş ligin üst kattakileri Galatasaray, Fenerbahçe, Sivas ve Beşiktaş nefes nefese birbirlerinin yenilmelerini bekleyecek. Görüntü kolay puan kaybedilmeyecek gibi ama buna karar verecek şey de toptur. İsterse istediği kaleye girer. Top bu, istemezse hiç kimse gol yapamaz. Galatasaray üç
puan öne çıkıverdi. 180 dakika da Sivas'tan sonra OFTAŞ'la oynayacak. İkisi de ligin formda takımı. Ben puan kaybedeceğine inanmıyorum ama 'olsa olsa Sivas'ta bir beraberlik de olabilir' diyorum. OFTAŞ'ı da İstanbul'da o seyirci önünde yeneceklerine inanıyorum. Fenerbahçe elinden kaçırdığı zirve iplerini yakalamak isteyecek. Yakalar mı, yakalamaz mı bilemiyorum. Ancak Galatasaray üç puan kaybederse ve kendi de üç puan alırsa o zaman yakalar. Yani "Halamın sakalları olsa amcam olurdu" örneği gibi. Bu konuda fazla bir şey yazmaya da gerek yok.
Sivas olursa sevinirim Sivas bu yolda yeni bir takım. Tecrübesi yok, daha evvel aldığı büyük bir başarı da yok ama aslanlar gibi gidiyor. Galatasaray şampiyon olmayacaksa Sivas olsun. Çok da isterim, çok da sevinirim. Onun maçları ilgiyle izlenecek. Ah Beşiktaş, vah Beşiktaş! Sanıyorum ki Beşiktaşlı yöneticiler ya da her kim olursa onlar ellerinde kalem kâğıt gereksiz yere kaybettikleri puanların hesaplarını yapıyorlardır. Aslında hesap kalemle değil hesap makinesiyle yapılmalı. Çünkü bu Beşiktaş görülmemiş derecede puan kaybetti. Bu hal ne ona yakışıyor, ne teknik kadrosuna, ne de yöneticisine. İkincilik şansı var ama Ankara'da nefes alıp uçağa kadar sevinçle koşabilecek mi bütün mesele bu. Onu da göreceğiz.
Masa başına dikkat! Şimdi gerçekten yapılması gereken tek bir şey var. Bütün kurumları ciddi ciddi uyarmak. Türkiye'de puan almak sadece sahada olmuyor. Bazı şeyler masa başında da hallediliyor. Bunu ben söylemiyorum Fenerbahçe'nin sayın başkanı Aziz Yıldırım daha evvel yaptığı açıklamalarda, "Şampiyonlukların masa başında kazanılmadığını öğrendim" demişti. Umarım bunu da tekzip etmez. Şimdi teşviklere, şikelere ve sahada çıkacak olaylara çok ciddi gözlerle bakıp her türlü tedbiri almak şart. Maçlarda olabilecek olayları federasyon, gözlemciler ve temsilciler çok iyi takip etmeli. Ancak gözlemciler kara gözlükle maçlara gitmemeli. "Ben onu görmedim, duymadım" dememeli. Polis teşkilatını da uyaralım. Düşeceklerle, üst kattakilerin maçlarında her an olay çıkması mümkün. Kan akması herkesi üzer. "Biz uyaralım" dedik, gerisi sizindir.
İsmet TONGO