Geriye ne kaldı? Misafir umduğunu değil, bulduğunu yer derler... İşte Beşiktaş'ın dünkü maçtaki durumu aynen böyleydi. Sanki şampiyonluğa oynayan taraf Büyükşehir Belediye, düşme hattından uzaklaşmak isteyen taraf ise siyah-beyazlılardı... Koşan, topu ayağında tutan, pres yapan, pozisyona giren ve kazanmak için vargücüyle savaşan turuncu-mavililerdi... Gönderilen İbrahim Akın, attığı golle takımını öne geçirirken; kendisini izleyen Beşiktaşlılar'a "Eh be İbrahim, bizdeyken hiç böyle oynamıyordun" dedirtti. Kartal'a ağır yara veren golü atan Necati Ateş ise sanki "Şampiyonlar Ligi finali" oynar gibiydi. Öyle çok koştu, öyle çok çalıştı ki hakemin bitiş düdüğü çaldığında yürüyecek hali kalmamıştı...
Mercimek, faydalı yiyecek! Hadi Necati'nin, 90'ıncı dakikadan sonra yürüyecek hali yoktu... Ya Beşiktaşlı futbolculara ne demeli? Holosko attığı gol dışında iki kısa metrajlı depar attı, sonrası yok... Nobre yere düşmekten, yorgun düştü... Delgado, topu ayağında tutamadığı için istediği hiçbir şeyi yapamadı... Ne Tello isabetli orta yapabildi, ne de Ali Tandoğan... Baki'nin yerine forma giyen Gordon mu nasıldı? Bence Mercimek, herkes için faydalı bir yiyecek! Olmasında fayda var... Bobo'ya gelince... Onun yaptığına ihanet mi dersiniz, hainlik mi dersiniz bilemem. Ama şunu biliyorum ki, alacağı ceza ne olursa olsun yetersiz kalacak. Sakın şimdi çıkıp da, "Beni tahrik etti, o yüzden vurdum" gibi anlamsız bir savunma yapmaya kalkma. Çeksin seni, sen niye vuruyorsun... Bırak kartı o görsün, rakip 10 kişi kalsın, maçı istediğin gibi çevir. Keşke elinikolunu değil de, kafanı çalıştırsaydın! Avantaj gitti, koltuk gitti, Bobo gitti, Rüştü gitti... Eee, ne kaldı geriye? Sadece 7 maç!..