Ferrari tutulmaz Holosko, Beşiktaş'ın son yıllardaki en büyük transferi. O, en "karizmatik" otomobil markası Ferrari'nin futbol sahalarındaki yeni bir versiyonunu andırıyor. Top sürüşü, kaleye yönelirken patlayan hızı, en uygun arkadaşını gol pozisyonuna sokma becerisi, tek kelimeyle muhteşem. Eğer Beşiktaş sezonu zirvede bitirirse filmin afişindeki "baş aktör" kesinlikle Holosko olacak. Trabzonlu Erdinç ile giriştiği kapışmada kavis çizerek düzlüğe çıkması ve Nobre'ye golü attırması, Ferrari'nin Formula 1'de "damalı bayrağı" sallandırması gibi inanılmaz bir görüntüydü. Nobre, Holosko ile yeniden doğdu. Delgado, Holosko'nun gelişiyle oynamaktan büyük keyif almaya başladı.
Holosko-Nobre-Delgado üçlüsü, artık her rakibe "Bermuda Şeytan Üçgeni" korkusu yaşatıyor. Peki Beşiktaş'ın bütünü için aynı parlak yorumları yapmak mümkün mü? Kesinlikle hayır. Savunma bildiğiniz gibi... Umut, Yattara ve Barış biraz şanslı ve becerikli olabilse maç 3-3 veya 4-4 de bitebilirdi. Cisse'nin yokluğu her an hissediliyor. Serdar Özkan patinaj yapıyor. Bir önceki hafta G.Birliği'ne atılan 2 golün hazırlayıcısı Tello bu kez "sıfır" çekti. Eğer Tello "muhteşem üçlüyü" tamamlayan 4. kişi olsa Beşiktaş sezonun gol rekorunu da kırabilirdi. Yine de haksızlık yapmayalım. "Süper" ve "sıradan" markalarıyla Beşiktaş sahaya kalbini koyarak doludizgin gidiyor. Yeter ki "Ferrari" pistten çıkmasın!