Ferrari Holosko Gerçekten bu adam Türkiye Ligi'nin çok üstünde bir futbolcu. Maçın başında Nobre'ye attırdığı gol adeta bir markanın, futbol markasının inanılmaz gösterileriyle gerçekleştirdiği goldü. Holosko topu ayağına aldığı zaman bir Ferrari gibi gidiyor. Ancak onun bu doyumsuz futbolunu maçın tamamında izlemek mümkün değil. Çünkü Beşiktaş'ta Holosko gibi bir Ferrari'nin yanında sıradan markalar da var. Örneğin savunma, manevrası olmayan, çekiş gücü zayıf sıradan markalarla dolu. Beşiktaş koskoca sezonun 26. haftasında ilk kez üç farklı bir galibiyete ulaştı. İnanın oyunun büyük bir bölümü Trabzonspor sahasında değil Beşiktaş yarı alanında geçti. Eğer Trabzonspor, hücum zenginliği yaratan birkaç golcüye sahip olabilse maçın skoru asla böyle bir fark getirmezdi. Bir Gökdeniz bile İnönü'de dünkü Beşiktaş'ı feci halde yıpratabilirdi. Yattara'nın İbrahim Üzülmez'in başını döndürdüğü maçta getirdiği topları tamamlayacak tek bir oyuncusunun olmayışı Trabzonspor'un büyük talihsizliğiydi.
Komik bir kırmızı kart Beşiktaş her şeye rağmen ligin zirvesinde uygun adım yoluna devam ediyor. Ancak her maç bu kadar rahat ve net galibiyet getirmez. Liderin savunmasının yanında orta sahası da dün gece sapır sapır döküldü. Haftalardır yere göğe sığdıramadığımız Tello sıfır çekti. Oynuyormuş gibi görünen Serdar Özkan ikinci yarının son bölümü dışında ortalıkta pek gözükmedi. Onlar bu kadar verimsiz olunca Delgado bir türlü orta alandan ileriye top göndereceği adam bulmakta zorlandı. Halbuki hem Nobre, hem de Holosko inanılmaz iştahlı bir gece yaşamaya başından sonuna kadar hazırdılar. Maçın hakemi de sahanın en kötülerinden birisiydi. İbrahim Toraman'ın Beşiktaş'ı kırmızı kartla on kişi bırakmasından sonra hakem sayısal dengeyi sağlamak için komik bir kararla Barış Memiş'i atarak kariyerine leke sürdü. İşin özeti şu: Beşiktaş birkaç süper adamıyla yoluna devam ediyor.