Hüsnü Özkara (Sakaryaspor Teknik Direktörü) Son üç haftada iki beraberlik bir yenilgi aldı. Oysa o, ligin ilk yarısında hep ilk sıralarda yer almış, bu ligin favori takımı, iyi hocası sayılmıştı. İddialı, yine bir şey kaybetmiş değil. Şayet o bildiğiniz 'skor yazarlarından' olsaydım Hüsnü hoca veya onun durumundaki hiçbir hocayı buralara getiremez, kırk yıldır taşıdıkları terazilerinin üzerindeki başarı darasını yok kabul eder, düne değil bugüne bakalım, derdim. Ben demem! Böyle isimleri inatla yazdığımı, arkalarında durduğumu, başarının da öyle geldiğini kalemim döndüğü sürece yazacağım, yazacağım! En iyisi, ben hocanın son üç haftasını değil de kısa bir hayat hikâyesini yazayım. Malum, Özkara Trabzon doğumlu, 53 yaşında.
Trabzonspor'da ve Ahmet Suat Özyazıcı'nın ellerinde futbola başladı. Başladı libero, bıraktı libero. Zamanının en iyi liberosuydu. 10 kez A, 2 kez Ümit Milli Takım'ın formasını giydi. Trabzonspor'da 10 yıl, Ankaragücü'nde sekiz yıl forma giydi. Bu on sekiz yılda beş şampiyonluk, iki Türkiye Kupası, beş Başbakanlık, iki Cumhurbaşkanlığı Kupası'nı takımı adına havaya kaldırdı. Konyaspor'u Süper Lig'e çıkardı. Zonguldakspor'u çalıştırırken Tümer, Hatayspor'u çalıştırırken Selçuk Şahin, Kayserispor'u çalıştırırken Mehmet Topuz'u Türk futboluna hediye etti. Eee, son üç haftanın 'başarısız(!)' ama son kırk yılın 'başarılı'adamına burun kıvıranlara, bu yazıyı bir daha okuyun, diyorum. Konu Hüsnü Özkara ise 'başarı' arkasından gelir. Sabırlı olmak lazım.
E-SÖYLÜYORUM Ankara'nın karlı, buzlu, soğuk ve titreten gecesini ısıtan bir tören için, yeğenimin düğünü için gitmiştim başkente. Nereden bilebilirdim, bu haftanın bana sevinç ve acıyı birbirine rövanş yapacağını. Nikâh günü, Türk futbolunun ilklere imza atmış bir kahramanının, Osman Yereşen'in vefat haberini aldım. Gece sanki zehir oldu. Mutlu tebessümlerin içinde hep acımı sakladım. Türk futbolu için büyük bir kayıp. O, "ilk göl"ün atıldığı "ilk maç"ın "ilk hakem"iydi. En son, 12. Akdeniz Oscarları Ödül Töreni'nde aynı sahnede ödül almıştık. Büyük bir onurla aramızdan ayrıldı. "Türk Futbol Tarihi Onur Ödülü" ona, "2007 Yılın Spor Yazarı Ödülü" de şahsıma layık görülmüştü. O an anlayamamıştım ama şimdi bu ödül daha anlamlı geldi. Sayfalarımda bu törenden kareler sunmuş, Turgay Şeren ağabey ile aralarında geçen o tatlı diyaloğu sizlere nakletmiştim. Allah mekânını cennet etsin. Bunlar hep birer anı oldu. Şimdi, o tarih sayfalarının ilk cümlesinde ismi geçen Osman Yereşen yok ama ismi ve hatırası gönlümüzde ebedi kalacak.