Alex'siz de olmalı BELEDİYE maçında çok iyi oynamasına rağmen kritik bir-iki pozisyonda hata yapan Gökhan Gönül, "Son 15 dakikadaki futbolu 90 dakikaya yayamadık. Belediye çok koşan ve iyi bir takım. Çok takımın canını yakacaktır. Bir puan bu anlamda iyi bile sayılır" dedi. Alex takımın büyük silahı. O olmadığında pozisyon bulmakta zorluk çekiliyor. Fikirlerimi herkes biliyor. İlk geldiği günden beri kendisine güvendim ve büyük destek verdim. Medyanın büyük bölümü, "Takım 10 kişi oynuyor, onunla büyük başarılar gelmez" gibi yorumlar yaparken, ben ve benim gibi düşünen birkaç kişi bunlara şiddetle karşı çıktık. Gelinen nokta ortada. Alex artık dost düşman herkese kendini kabul ettirmiş durumda. Kimsenin sormadığı soruyla işe başlayalım. Koskoca F.Bahçe tek futbolcuya mı kaldı? İlk devre kaybedilen 2 maçta Alex yok. İkinci devre başladı, kupa ve lig maçlarından 3 puan çıkmadı, gene Alex yok. Umutsuzluğa mı kapılmalı, ya da Alex sakatlanmasın diye dua mı edilmeli?
Deivid gerçeği Pazar akşamı oyuna çok kötü başlandı ve öyle gidildi. Herkesin Alex'i mumla aradığı durumda 2-0 yenik duruma düşüldü. Ama son 10 dakikada canlanan, rakibini bunaltan ve attığı gollerle eşitliği sağlayan bir F.Bahçe izledik. Ne oldu da böyle oldu? İşte bu dakikalarda kaleyi ortadan gören yere çekilen Deivid sahneye çıktı. Tek başına yarattığı pozisyonda az farkla kornere çıkan top golle neticelendi. Ardından ikinci golü attı, daha sonra getirdiği toplarla yaptığı asistlere yanıt veren çıksaydı skor 3-2 de olacaktı. "Aleks'siz F.Bahçe olmaz" fikirlerinin değiştiği bir 10 dakika izledik. Başrolde Deivid vardı. Demek ki oluyormuş. Yeter ki işler doğru yapılsın. Ali Bilgin o bölgenin adamı değil, Deivid ile daha önce yer değiştirilseydi iş erken de bitebilirdi. F.Bahçe'de, medyada tartışılan, hatta daha ileri gidilerek "Bunlardan bir şey olmaz" denilenler hep kurtarıcı oluyorlar. Bu işte bir gariplik var. Ya teknik adamlarda, ya yazarlarda futbol adına eksiklikler olmalı, öyle değil mi? İşte Alex'ten sonra istenmeyen diğer adam Deivid ortada. En kritik dakikalarda o var. Avrupa'da ve ligimizde attığı gollerle takımını sırtlıyor. Ülkemizde futbolcular adına büyük hatalar yapılıyor. Futbolcunun kumaşı görülmeden ahkâm kesiliyor.
Seyirci de küçümsüyor Ronaldo adı ortaya çıktığında onun için bile neler denildi. Adam daha buralara gelmeden futbolculuğunu tartışmaya açtılar. Sonuçta ne oldu söyleyeyim. Milan'ın son lig maçında sahadaydı, iki gol attı, bir de attırdı. Dünya böyle futbolcuları seyretmek için can atar bizde 'kazma'lar alkışlanır, 'büyük futbolcu'lar, "Koşmuyor" diye dışlanır. Son sözüm de taraftara. İkinci devrenin ilk maçında F.Bahçe böyle mi karşılanır? Rakipler galip gelmiş, haftanın son maçı tribünler boş, coşku yok. Bunun anlamı, taraftar artık maç seçiyor. Avrupa'yı düşünüyor, Sevilla maçından ümitliler, ligi fazla önemsemiyorlar. Kadıköy büyük bir güvence, "nasıl olsa yeneriz" diyorlar. Yani taraftar da rakipleri küçümsemeye başladı. Büyük maçlardaki top rakipteyken o inanılmaz uğultu, ıslık niye öteki maçlarda yok. Her maçın havası başka, bunu anlayabilirim. Anlayamadığım küçük bir kesim de olsa futbolcuların ıslıklanması ve yuhalanması. Üstelik ortada bir başarı da var. Eski günleri kimse özlemiyor ve yaşamak da istemiyor. Bütün bunlar birilerinin ağzına bal çalmaktan başka işe yaramaz. Aman dikkat!