Bunca yıldır maçlarına gittiğim ve sürekli izlediğim Galatasaray'da şimdiye kadar oynayan yabancı futbolcuların içinde özellikle iki tanesi tam anlamı ile kalbimi fethetmiştir. Bu futbolcular Cevat Prekazi ve Hagi'dir. Sanıyorum bu özellikle bu futbolcuları bire bir yaşamış birçok Galatasaray taraftarı için böyledir. Tabii ki Popescu, Taffarel, Mondragon
vb. gibi bazı futbolcular da taraftarın sevgisini kazanmışlardır. Ama Prekazi ve Hagi sevgisi bir başkadır taraftarın gözünde. Bu sezon başında Galatasaray yüklü bir meblağ karşılığı Lincoln'ü renklerine bağladı. Lincoln, Prekazi ve Hagi gibi taraftarın gönlünde taht kurabilecek çapta bir futbolcu olmasına rağmen henüz istikrarlı futbolculardan biri konumuna bile gelemedi ve bunu başarabileceği de şu an için su götürür.
Çok da ucuza alındı Ancak Galatasaray bu sezon bence diğer takımlar da dahil "yılın transferine" çok az para ödeyerek imza attı. Bu transfer Nonda oldu ve Nonda'yı Galatasaray'a kazandıran yönetimi bu nedenle kutlamak gerek. Nonda transferi gerçekleştiğinde aynen Prekazi ve Hagi gibi kalpleri fethedecek bir futbolcunun geldiğini düşündüm. Türkiye'de sadece Avrupa futbolunu yakın takip edenlerin iyi tanıdığı Nonda için birçok yorumcu "Acaba?" derken, Fotomaç yazarı sevgili arkadaşım Genco Boran ile biz Nonda'nın neler yapabileceğini biliyorduk. Böyle bir ismin en başta futbol adına Türkiye'ye transferine sevindik. Ve Nonda bizim beklediğimiz gibi oynamaya başladı. Nonda gerçekten mükemmel bir futbolcu olduğunu sahadaki her hareketi ile bizlere gösteriyor. Bir futbolcu bu kadar mı topla yumuşak olur ve kendine verilen pası bir kere olsun sektirmez. (Ümit Karan'ın kulakları çınlasın). Nonda oynamaya başladığından bu yana daha hiçbir maçta kendine verilen her türlü şiddette pası ayağından kaçırmadı. Bu bir takımın hücum gücü için çok önemli bir artıdır. Çünkü ayağınızdan açılan her top sizin hücumunuza engel olur ve rakibe hamle avantajı verir. Nonda bu topları ayağından kaçırmadığı gibi en iyi şekilde rakip kaleye dönerek ya pasını veriyor ya da topu sürüyor. Pas verdiği pozisyonlarda Nonda'nın çok büyük bir artısı daha var.
Pasları olumlu kullanıyor Pas verirken topun şiddetini mükemmel ayarlayabiliyor (tıpkı Zidane gibi) ve pası alacak arkadaşını güç durumda bırakmıyor. (Sabri'nin kulakları çınlasın). Bu pasları ise neredeyse hep olumlu şekilde kullanıyor ve ardından hemen gol bölgesine kat ediyor. Sadece üç özellik bile Galatasaray'ın hücum gücüne çok büyük katkı sağladığını hep birlikte görüyoruz. Tabii ki golcülük özelliğinin de olması Galatasaray'ın mükemmel bir futbolcuyu renklerine kattığını çok açık şekilde gösteriyor. Rize maçında attığı gollerin öncesi yaptığı klas hareketler Nonda'nın aynı 2000- 2005 yılları arasında Monaco'daki üstün performansını hatırlatıyor. Bu dönemde Nonda 116 maçta 57 gol attı ve Monaco ile Şampiyonlar Ligi finaline kaldı. Nonda, Monaco yıllarına eğer gerçekten geri geliyorsa tüm G.Saraylıların ve futbolseverlerin kalbinde en az onlar kadar yer edeceğine inanıyorum. Kendi adıma bunu şimdiden hissediyorum. İyi ki geldin Nonda.
Hüseyin Özkök