Acı nasıl yazılır; içini kanatarak değil mi? Gündüz hocanın kaybı da benim için aynı öyle. O, hiç yaşlanmadan öldü. İhtiyar değil, hep gençti. Yepyeni fikirleri, farklılığı, farkındalığı hep o sundu. Yeni kuşağı o temsil ediyordu. Bazen hocası, bazen başkanı ama her zaman Gündüz abisi oldu. Türk futbolu başarıya, yeniliğe doymayan en büyük aşçısını, hazırlayıp sunan, teşekkürü başkasına ettiren adamı, gerçek bir bilgeyi, şimdiye kadar tanıdığım en büyük futbol entellektüelini, Türk futbolunun bilimsel kefesinin en ağır basan adamını, Gündüz Tekin Onay'ı kaybetti. O, futbolumuza yepyeni filizler, erişilmez ufuklar ve son otuz yıla damgasını vuran kocaman bir imza bıraktı.
Onun izinden gelen evlatları, önce adını sonra eserlerini ilelebet yaşatacaktır. ARGE deyince, bilim deyince, futbol deyince hep sen akla geleceksin büyük usta. Son bir şeyini dünyada unutmuş gördüm; bence bilerek unuttu: Ruhunu! Onu bir emanet olarak göreceğiz, her değerli eserinde seni göreceğimiz gibi... Hazine sayarak... Güle güle...