Onu, görüntülü yayın yokken sihirli konuşan kutu radyo ile sevmiştik. Başucu dostumuz oldu. Her şehirde, her stadyumda, her heyecanlı maçta onun sesi yankılandı. Binlerce gole can verdi, lezzet kattı, bizzat tat oldu. Futbolun lisanı, futbolun anlatımı, futbolun sesi onunla başladı. O koştu maç canlandı, o anlattı biz sevindik. Onu bitmeyen enerjisi, güzel ve akıcı anlatımı, göremediğimiz maçın havasının içine katan tarzıyla bir usta, bir ilk olarak tanıdık. Futbola onunla başladık, neredeyse her bildiğimizi ondan öğrendik. "Futbol kitabının ilk kelimesi nedir?" dense "Halit", "Ülkemizin ondan duyduğu nedir?" diye sorulsa "Kıvanç" dersiniz. Ben de öyle diyorum.
Halit ağabey hepimizin üstadı, yol göstericisi, tatlı sesidir. Bu topraklarda doğmuş, bizim için "yüz yılın en büyük konuşma ve anlatma sanatkârına upuzun, sağlıklı, bol gülücüklü, konuşma dolu bir ömür diliyorum. "Mikrofon sende Halit ağabey!"