Holosko rüzgârı İki maça bakarak geleceğe dönük yorum yapılamaz. Ama izin verirseniz ben son iki maçı dikkate alarak bir yorum yapacağım. İnanın çok farklı Beşiktaş var. Sanki sihirli bir değnek bu takıma değmiş ve bir şeyleri değiştirmeye başlamış. Sezonun ilk yarısındaki Beşiktaş ile bu Beşiktaş arasında dağlar kadar fark var. Nedir bu farklar? Sistem oturmaya başladı ve tıkır tıkır çalışıyor. Yardımlaşma üst düzeyde. Asistler, varyasyonlar, çoğalan gol pozisyonları, azalan top kayıpları, kaçan gollerde bile estetik var. Ve atılan goller, müthiş güzel şutlar... Bu değişim nasıl oldu? Galiba Holosko ile oldu. Eğer dün gece yabancı bir yetkili Ankaraspor maçını izlese kesinlikle Holosko'yu derhal transfer listesine alırdı. İnönü'ye ilk kez çıkan Holosko maçın yıldızıydı. Bırakın Beşiktaş formasıyla attığı ilk golü, adam eksiltmeleri, rakip savunmanın düzenini her an bozabilme yeteneği, hatta yaptırdığı penaltıyla bile gecenin adamıydı.
Delgado 10 numara Belli ki Holosko, Beşiktaş'ın hücum gücüne çok büyük bir zenginlik getirecek. Beşiktaş'ın 3 gol attığı gece 8 gollü bir skorla da bitebilirdi. Bobo'nun, Holosko'nun, Delgado'nun kaçırdığı goller bile taraftar olmadığı için yöneticilere zevk verdi. Tello, Beşiktaş'ın en önemli silahlarından birisi olacağını yine kanıtladı. Füze gibi iki golü, ancak onun atabileceği cinsten gollerdi. Delgado, 10 numara gibi oynamaya başladı. Ligin ikinci yarısında Beşiktaş'ın tüm organizasyonları kesinlikle ondan başlayacak. Bobo'da da ilerleme var. Peki "Kimler yerinde sayıyor" derseniz, Toraman'ı, Üzülmez'i ve Ali Tandoğan'ı ilk sıraya koyarım. Beşiktaş'ın görüntüleri gerçekten çok değişmiş. Artık gol atmakta zorlanan değil, pozisyon bulmakta sıkıntı çekmeyen bir takım var. İşin özeti şu: "Ligin ikinci perdesine doğru, Beşiktaş çok ciddi görünüyor."