Ölmüş, ağlayanı yok Galatasaray'da hastalık belli, mikrobu belli ancak operasyon yok. Hiçbir çözüm getirmedi Adnan Polat...
Elini masaya vurup kulübe sahip çıkacak ne bir kişi var, ne de bir örgüt. Herkes kaderine razı bekliyor
Diğer takımlar birkaç gün önce çalışmaya başlarken, Galatasaray hem hazırlıklara geç başladı, hem de Lincoln, Nonda gibi iki önemli oyuncusu takıma geç katıldı. Kalli'nin bu defa takımın başında olmasına karşın Bursa maçında da arzu edilen futbol yoktu sahada.
Adnan Polat geçen sene devre arasında Kalli'yi getirmediği için Galatasaray şampiyonluğu kaybetti. Bu sene devre arasında Kalli'yi göndermediği için Galatasaray yine şampiyonluğu kaybedecek. Hiçbir çözüm getirmedi Adnan Polat. 'Sorun yok farz etmek' çözüm değil. Kim çözecek? Özhan Canaydın mı? Özhan Canaydın'ın kendisi sorun. Galatasaray bitmiş, ölmüş, ağlayanı yok.
Bas bas bağırdım; "Galatasaray'ın yaşayan başkanları, en başta Selahattin Beyazıt, şu kulübe sahip olun" diye. Umurunda değil. Selahattin Beyazıt'ın umurunda değil Galatasaray. Alp Yalman'ın umurunda değil. Faruk Süren ile Mehmet Cansun cılız cılız konuşmalar yapıyorlar, sağda solda. Kim takar ama Galatasaray'ın başkanları bir toplantı yapsa, bir araya gelse bak bakalım yığılmıyor mu medya oraya. Bir masanın etrafında, Selahattin ağabeyin başkanlığında bir toplansınlar bakalım; Ali Tanrıyar, Ali Uras, Alp Yalman, Faruk Süren, Mehmet Cansun... Bir toplansınlar bakalım neler oluyor! Kimsenin umurunda değil. Tam olarak ölmüş, ağlayanı yok Galatasaray'ın...
AKCAN'I DEĞİŞTİR Bugün (dün) Hakan Şükür'ün sözlerini okudum... O kadar açık imalar var ki... Daha fazlasını konuşamaz. Konuşsa ihraç ederler. Zaten bahane arıyorlar. Kulübün içinde tatsız şeyler olduğu kesin. Bir kere sevgi bitmiş. Bu çok önemli. Sevgi ve inanç bitti mi takım ruhu olmaz. Takım ruhu olmayınca hiçbir şey olmaz. Adnan Polat bunu görmüyorsa eğer idarecilik falan yapmasın. Kalli'yi değiştirmiyorsun, değiştirmiyorsun, gücün yetmiyor ya da hesabına öyle geliyor; başka bir şey yaparsın. Oraya düzeni sağlayacak başka bir adamı monte edersin. Kalli'den sonra gelen kişi Ahmet Akcan. Ahmet Akcan'dan bütün takım nefret ediyor. Ahmet Akcan'ı alırsın, 'Kalli baba sen burada otur. Hem de soğuk havalarda sahaya inmez, tribünde oturursun. Yanına da elektrikli sobanı koyarız. Ama sahanın kenarında şu olacak' dersin futbolcuların sevgisini, inancını, güvenini kazanmış birini oraya oturtursun. Türkiye'deki bütün hocalar da Kalli ile çalışmaya itiraz etmezler. Çünkü netice meydanda. Mustafa Denizli, Derwall ile çalıştı kötü mü oldu? Fatih Terim, Piontek ile çalıştı kötü mü oldu? Yılmaz Vural çalışmaz mı Kalli ile; Ümit Kayıhan, Hikmet Karaman çalışmaz mı Kalli ile? Çalışır... Canavar gibi de hocalar. Yani hastalık belli, mikrobu belli; operasyon yok. O zaman nasıl idarecilik bu? Özhan, kongreye kadar cin gibi bekliyor! Kongre sırasında Galatasaray puan cetvelinde üst sırada olursa, 'İşte ben bunların arkasında durdum. Yapılan bütün eleştirilere rağmen Adnan'ı, Kalli'yi harcamadım. Bu zafer bana aittir' diyecek.
ÖZHAN CİN GİBİ Galatasaray düşerse, 'Adnan Polat ve adamları, Galatasaray'ı işte bu hale getirdiler onları yanıma almıyorum' diyecek kapıya koyacak. Özhan cin ama Adnan'ın hiçbir şeyden haberi yok. Adnan yöneticiliğin 'y'sini bilmiyor, Galatasaray'ın 'g'sini bilmiyor. Bunun için de harcanır gider.
Tabii daha da ilginci mart ayında kongre var ama henüz ortada aday yok. Bir daha söylüyorum: Ölmüş ağlayanı yok. 'ultrAslan' diye bir grup var ne yaptığı belli değil; 'Platform' diye bir muhalif grup var ne işe yarar belli değil! Elini masaya vurup kulübe sahip çıkacak ne bir kişi var, ne de bir örgüt. Herkes kaderine razı bekliyor.