Fazla söze gerek var mı? Fenerbahçe koca bir 100 yılı geride bıraktı. 101. yılında da hedeflerinden hiç şaşma olmadan yoluna devam ediyor. Her bakımdan harika bir sene geçirildi. Kutlamalar ve etkinkiler, sportif başarılarda olduğu gibi muhteşemdi. Bizler tarihe tanıklık ettiğimiz için şanslı insanlarız. 200. yılda hayatta olamayacağımız kesin ama bu seneyi yaşayan ve yaşatanların anlatacakları hikayeler ağızdan ağıza geçerken, efsane halini alacaktır. Futbol takımının kazandığı şampiyonluk ve ilk yarıyı lider kapatmasının ötesinde Avrupa'da hem UEFA'da ve Şampiyonlar Ligi'nde bir üst tura çıkartılarak, yaşatılan sevinç elbette unutulmayacaktır. Bütün dallarda kazanılan şampiyonlukları ve madalyaları bir de gider ayak yılın son günlerinde boks ve yüzme şubelerinden gelen şampiyonluklar eklenince dünyada hiçbir kulübe nasip olmayacak bir başarı elde edilidi. Ne diyelim nice 100 yıllara Fenerbahçe.
***
Madalyanın tersini çevirdiğimizde ise işin acı taraflarını görebiliyoruz. Fenerbahçe geçen sezon 1.5 yıl penaltı atamamıştı, bu sene de değişen bir şey yok. Geçen gün Fenerbahçe TV'de verilmeyen penaltılarla ilgili görüntüleri izlemiştim. (8 tane) Gerçekten yazık yahu! Ligin en fazla gol atan lider takımına tek penaltı çalınmıyor. Saf olduğum için bunda kasıt var mı yok mu bilemiyorum. Bir de son maçtan sonra Trabzonsporlu Hüseyin'in demeci aklıma geldi de güldüm. "Herkes hakemlerin Fenerbahçe'ye yardım ettiğini görüyor" diyen Hüseyin, attıkları golün 1 metre ofsayt olduğunun hâlâ farkında değildi anlaşılan. 2. golde Semih'e yaptığı asist 3. golde Alex'i seyretmesi yüzünden abondone olduğunu düşünsek de Avrupa ve dünya liglerinin tek penaltı atmayan lideri için konuştuklarını, taraftar popülizmine bağlayalım ve devam edelim.
***
Milli Takım'ın turkuaz renkli formalarını dünya beğendi. Bizde hâlâ mırın kırın edenler var. Turkuaz, Türk rengidir ve sorulması gereken soru neden şimdiye kadar beklenildiğidir. Aslında herkes beğendi ama söyleyemiyorlar. Bunun sebebi, önce turkuaz rengini Fenerbahçe'nin kullanması, Milli Takımımızın da Fenerbahçe'den feyz alarak onun yolundan gitmesi. İşte arkadaşların içlerine sindiremedikleri gerçek bu. Gene Seyrantepe ile Ataşehir arasındaki uçurum gibi farkı da görüyorlar. Bir tarafta stadında olduğu gibi sadece kendi gücü ile çalışan Fenerbahçe, diğer tarafta Seyrantepe ve Fulya'ya çöreklenen iki takım. Her şey ortada fazla tekrarlamaya gerek yok. Yalnız işler Anadolu yakasında "yapişlet- devret" şeklinde olurken, Avrupa yakasında ise "yapmadevretme ama işlet" mantığıyla yürüyor. Fazla söze gerek var mı.
***
Her şeyi Fenerbahçe ile kıyaslamak moda oldu. Lincoln gelir, Delgado gelir hemen Alex'in 5 katı ya da 10 katı olurlar. Sinan Engin, "Rico Paşa 10 Alex eder" der ama Alex hep ayakta dururken, diğerleri yerlerde sürünür. Şimdi Sinan Engin, "Tello, Roberto Carlos'tan iyi" buyurmuş. Dünyanın neresine gitseniz, böyle bir soru sorsanız "Tello kim ?" derler. Bakın Adnan Polat, "Ekonomimiz sağlam olmazsa Avrupa'da bir şey yapamayız. Yaparsak da tesadüf olur" diyor. Bu sözleri Yıldırım söylediğinde yer yerinden oynamıştı. Bu bağlamda tüm takımlarımızın Fenerbahçe'yi örnek almalarını söyleyerek, herkesin yeni yılını kutlar, sağlık, sıhhat ve başarı getirmesini temenni ederim.