Suçlu nerede? Lig tatile girdi. Umarım bu dinlenme kendisinden çok şey beklenen Ersun Yanal ile Trabzonspor için iyi bir nefes alma süreci olacaktır. Kongre, Fenerbahçe maçı ve de gelecek ikinci yarı, bordo-mavili camia için soru işareti tabii. Ancak bu yazıyı yazmadan önce bir şey düşündüm. Hani ligin ilk maçında 89. dakikada Trabzonspor, 1-0 galipken, sahaya girip bordo-mavili takımı yakan şahıs ne oldu. Şimdi nerede? Yasal işlem gördü mü, arkadaşlarının ona tavrı ne oldu ve de en önemlisi, bu kişi ne yaptığını farkına vardı mı? Çünkü, maçın bitimine 1 dakika kala ve de tuttuğu takım galipken, sahaya girip 3 puan ve 5 seyircisiz maç oynamaya neden olan birinin bugününü öğrenmek, her spor adamının merakıdır. Ha adam öldürmüşsün, ha böyle bir delilik yapmışsın. Hiç farketmez. Hâlâ böylesine sabırsız, daha doğrusu Trabzonspor'un aleyhine davranışlarda bulunacak kimseler varsa, zaten bir şey konuşmaya değmez ve "Koyver gitsin" demek daha yerinde olur.
Borç ne kadar? Trabzonspor kulübünün kongresi akıl almaz bir nedenle ertelendi. Bu bugünkü yönetimin çağdışı taktiği. Tuttu ama. Trabzonlu dostlarımızın da dediği gibi koltuğa oturmadan önce "Kongreye borçsuz gireceğiz" sözü veren Nuri Albayrak, yanlış hesap yaptı. Yine söylenene göre 70 milyon dolara yakın borcu var bordo-mavili kulübün. 50-70 fark etmez. Yönetim bir açıklama yapana kadar bu borç daha da dillenir. Herkes gözünü İstanbul'daki benzin istasyonuna dikti. 7-8 milyon dolarmış değeri. Satılırsa üzülürüm. Çünkü alınışındaki sıkıntıyı en iyi bilenlerdenim. Bugün 7-8, yarın 15-16 milyon dolar. Ne pahasına olursa olsun satılmamalı. Sürekli bir gelir, her zaman Trabzonspor'a gerekli çünkü. 2 Brezilyalı geliyormuş. Belki lige pansuman olabilirler. Ama Trabzonspor'un bozulan yapısının düzeltilmesi daha önemli. Fenerbahçe maçında görüldü ki, takımda yönetici yok. 2 transfer yetmez. Savunmanın tümü yenilenmeli. Kalecinin geleceği iyi. Gol yedikçe pişecek. Ancak, Ersun Yanal'ın da "Henüz bir farkı olamadı" eleştirilerine yanıt vermeli. Ve en önemlisi, başkan ve yönetim, sırça köşkünden halkın arasına inmeli. İyi seneler.